“Bugünkü ucube sistemi güncelleyeceğiz”
Koçak, iktidarın zam ve erken seçim kavramlarının içini boşaltıp kendi çıkarları doğrultusunda anlamlar yüklediğini belirtti. Koçak, “İktidar ve ortakları, TÜİK marifetiyle matematik hesaplarını sil baştan değiştirdikten sonra; anlaşılan vazifesini de üstlenmeye çalışıyor. Ama bir farkla, kavramların içini boşaltıp, birçok kavrama da kendi çıkarları doğrultusunda anlamlar yüklüyor. Öyle ki, artık ‘zam’ kelimesini ağızlarına bile almıyorlar, bunun yerine ‘güncelleme’ diyorlar. Bu kavramı çok sevmiş olacaklar ki; artık ‘erken seçim değil, seçim tarihini birazcık güncelleyeceğiz’ diyorlar. Onlar ne derlerse desinler; 500 liralık bir vergi, 2-3 bin liralara çıkmışsa bunun adı zamdır. Onlar hangi planları yaparlarsa yapsınlar; biz her daim seçimlere hazırız. Ve kararlıyız, yapılacak seçimlerin ardından, hadi onların çok sevdiği kavramla ifade edelim, bugünkü ucube sistemi güncelleyeceğiz” ifadelerini kullandı.
“Biz seçimlere en avantajlı nasıl ve ne zaman gideriz, hesabını yapanlara diyoruz ki; sizin seçim kazanacağınız herhangi bir denklem ve tarih kalmamıştır. Madem seçim tarihini güncellenecek; bugün seçim kararı alnısın, en geç iki ay içerisinde seçime gidelim. Hem o çok merak ettiğiniz adayımızı öğrenin hem de insanımız rahat bir nefes alsın” diyen Koçak, seçimlerin 6 Nisan öncesinde yapılması için iktidara çağrıda bulundu. Cumhur İttifakı’nın muhalefetten istediği desteği hatırlatan Koçak, iktidarın muhalefeti ‘hain, illet ve zillet’ ittifakı olarak nitelendirdiğini kaydederek, “Bir de 6 siyasi parti olarak bizlerden, Cumhur İttifakı’na oy istiyorlar. Hani biz ‘hain’dik, hani biz ‘illet’ ve ‘zillet’ ittifakıydık? Ne oldu şimdi? Meğer şu seçim kaybetme korkusu ve iktidar nimetlerinden 5 yıl daha nemalanma arzusu nelere kadirmiş. Dün hain ilan ettiklerimizle bugün dost olmayı, dostum dediklerinizle de yarın düşmanım diyebilmeyi siz karakter edinmiş olabilirsiniz. Fakat kusura bakmayın, bu bizim siyasi anlayışımıza sığmaz. Siz kendinize yakıştırabilirsiniz fakat bu, bize yakışmaz” ifadelerini kullandı.
Ülkede uzun süredir iki gündem olduğunun altını çizen Koçak, iktidarın ve vatandaşların gündeminin farklı olduğunun altını çizerek, “Bir tarafta boş lakırtılar, diğer tarafta boş tencereler var. Bir tarafta bir avuç insan milyonlarca ihaleleri paylaşırken, diğer taraftan milyonlarca insan bir-iki bin liralık borcunu dahi nasıl ödeyeceğini düşünüyor. Türkiye’de en zengin 13 milyarderin elde ettiği servetin toplamı, nüfusun yarısından fazla yani 44 milyon insanınkinden fazla. En zengin yüzde 1’in serveti ise en alttaki yüzde 90’ının servetinin 1,4 katı. Tam bir altta kalanın canı çıksın düzeni. Bu düzen zulüm düzenidir ve mutlaka değişmelidir” dedi.
Enflasyonun baz etkisiyle düştüğünü belirten Koçak iktidara yüklenerek, “Enflasyonun baz etkisini, ‘enflasyonu düşürdük’ diye takdim etmeye çalışsalar da çarşı-pazarın durumu ortadadır. Zira fiyatlar artık cep değil, can yakmaktadır. Patatese bir yılda yüzde 213, süt, peynir ve yumurtada yüzde 150, ekmekte yüzde 125, doğal gazda yüzde 168, şeker ve pirinçte yüzde 155, sebzede yüzde 133 ve pek çok üründe yüzde 100’ün üzerinde artışlar söz konusu. Ama sözde enflasyonu düşürmüşler. 2020 yılında yıllık yüzde 4,45 faiz ile dış borç alabilirken, 2023 yılında yıllık 9,75 faiz oranı ile borçlanabiliyoruz. Ama sözde faizle mücadele etmişler, IMF’ye de borcumuzu bitirmişler. Kur korumalı mevduat, zorunlu döviz satışı ve döviz talebini sınırlayan politikalara rağmen, 2022 yılında en fazla değer kaybına uğrayan para birimleri arasında Türk Lirası, 3. sırada yer aldı. Ama sözde yerli ve milliler” cümlelerini kullandı.
Saadet Partisi’nin Türkiye’nin dört bir yanında sahada olduğunu kaydeden Koçak, yeni bir dönemin başlayacağına işaret ederek şunları kaydetti: “6 siyasi parti olarak tüm hazırlıklarımızı tamamlıyor, yol haritamıza da artık son şeklini veriyoruz. Çok net ifade ediyoruz ki; yeni dönem için biz hazırız, insanımız da ciddi bir beklenti içinde. Türkiye de ahlak ve adalet eksenli yeni bir dönemin zamanı gelmiştir. Bizler birlikte yaşama ahlakını ve ortak sorunlarımız karşısında sorumluluklarımızı kuşanarak çıktığımız bu yolda kararlıyız. Yıllarca kemikleşmiş problemleri çözüme kavuşturacağız. Karşıt olduğu şeyi önce eleştiren, sonra karşıt olduğu şeyin dilini kullanmaya başlayan ve en sonunda da karşıt olduğu şeye dönüşenlerden olmayacağımızı ve kısa bir zaman içerisinde insanımızın rahat bir nefes alacağı iklimi tesis edeceğimizin sözünü veriyoruz.”