Karacabey’in en eski mabedi: Kümbetli Camii

Karacabey İlçesi Hamidiye Mahallesi'nde bulunan Kümbetli Camii, üç semavi din olan Musevilik, Hrıstiyanlık ve Müslümanlığın kesiştiği ibadethane olarak dikkat çekiyor. Bölgede bu özellikli tek ibadethane olan Kümbetli Camii'nin geçmişi milattan önceye dayanıyor.

    Caminin içerisinde 2 bin 200 yıl öncesinde yapılan mermer sütunlarda, Yahudilikte yaratılışı simgeleyen ağaç figürü yer alırken diğer bölümünde ise kiliseye dönüştürüldüğü dönemi simgeleyen haç sembolü dikkati çekiyor. 1999 ile 2005 yılları arasında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilen caminin bahçesindeki İbranice tablette yapının geçmişine ışık tutan bilgiler bulunuyor.

      Yapının ilk olarak MÖ 2. yüzyılda havra olarak inşa edildiği, daha sonra kiliseye ve ardından 12. ya da 13. yy.’da camiye dönüştürüldüğü tahmin edilmektedir. Asıl ibadet mekanının doğu bölümünün üzeri kubbe örtülüdür. Duvarlarının yapımında moloz taş ve mermer parçaları kullanılmış, Bizans dönemi sütun başlarından yararlanılmıştır. Burada Haç bulunan bir sütun vardır. Küçük bir kapıyla başka bir yapıya girilir. Burası Sinagogdur. Bahçesinde İbranice mezar taşları vardır.

TÜRKİYE TURİZM ANSİKLOPEDİSİNDE YER ALAN BİLGİLER:

Kümbetli Camii, halk arasında Tümbekli ve Dümbekli Cami olarak da adlandırılmaktadır. Kitabesi bulunmadığından kim tarafından ve ne zaman yaptırıldığı kesin olarak bilinmeyen cami, mimari özelliklerine dayanılarak XIV-XV. yüzyıllara tarihlendirilmektedir. Yapı hakkındaki ilk gözlemler 1855 yılında Karacabey’e uğrayan Andreas David Mordtmann tarafından yapılmış ve ardından Frederick William Hasluck’da 1910 yılında yayınladığı Cyzicus adlı kitabında camiden bahsetmiştir. Cami ile ilgili ilk detaylı araştırma ise 1984 yılında Yıldız Ötüken tarafından yapılmıştır. 1999 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından başlanan onarım çalışmaları 2005 yılında bitirilmiş ve cami uzun bir aradan sonra ibadete açılmıştır.

       Erken Osmanlı Dönemi'nde inşa edilen Kümbetli Camii döneminin tek kubbeli camilerindendir. Osmanlı döneminde genellikle kare planlı bir harim ve önündeki giriş mekânından oluşan tek kubbeli camiler, dönemin çok ayaklı ve tabhaneli camilerine nazaran daha ufak boyutlu yapılardır. Bu tipteki camilerin Osmanlı mimarisindeki önemli ve ilk örnekleri Bursa Alaeddin Camii, İznik Hacı Özbek Camii, Bursa Yiğit Köhne Camii ve Edirne Şah Melek camileridir.

      Kümbetli Camii tuğla, kaba yonu ve moloz taş malzemelerden almaşık duvar tekniği ile inşa edilmiş ve yer yer devşirme malzeme de kullanılmıştır. Caminin tüm cephelerinde farklı duvar örgü teknikleri görülmektedir. Erken dönem Osmanlı camilerinde ağırlıklı olarak görülen almaşık örgü üç sıra tuğla bir sıra taş ve bir sıra tuğla bir sıra taş şeklindedir. Dönem için genel kabul edilen bu oransal düzenler Kümbetli Camiinde görülmez. Kuzey ve batı cephelerindeki tuğla taş oranları iki sıra tuğla bir sıra taş veya üç sıra tuğla bir sıra taş şeklindedir. Ayrıca yer yer tuğlaların taşlar arasına düzensiz şekilde yerleştirildiği de görülmektedir. Güney ve doğu cephelerinde ise iki, üç ve dört sıra taş ve bir sıra tuğla düzenleri bir arada kullanılmıştır. Bunu yanı sıra XIV. yüzyılın ilk yarısına tarihlenen İznik Hacı Özbek ve Bursa Alaeddin camilerinde de karşımıza çıkan yatay almaşık örgü caminin doğu, batı ve güney cephelerinin saçak altlarında taşlar arasına dikey tuğlaların atılıp çerçevelenmesiyle uygulanmıştır. Almaşık duvar tekniği ile inşa edilen yapılarda kirpi saçak uygulaması cephe ile dış bütünlüğü sağlaması açısından oldukça yaygın olup Kümbetli Camii'nde de son cemaat yeri, harim ve ek mekânın duvarlarında üç sıra, kubbe kasnağında iki sıra olacak şekilde kullanılmıştır.

      

Cami kare planlı bir harim, harimin batısında son cemaat yeri, kuzeyindeki ek mekân ve minare olmak üzere dört bölümden meydana gelmektedir. Yapının orijinal minaresinin bir depremde yıkıldığı bilinmektedir. Günümüzdeki silindirik gövdeli taş kaide üzerinde yükselen minare ise tuğladan yapılmıştır. Mevcut minarenin şerefe altlığındaki geçmeleri minarenin XVIII-XIX. yüzyıl aralığında yapılmış Geç Dönem Osmanlı eseri olduğunu göstermektedir.

       Harimin doğusunda yer alan son cemaat yerine lentosu ve söveleri Roma Dönemi'ne tarihlenen düşey dikdörtgen bir giriş açıklığından girilmektedir. Kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlı son cemaat yeri içten beşik tonoz ve dıştan tek yöne eğimli çatı ile örtülüdür. Son cemaat yeri iki devşirme sütun ve duvarlara gömülü payeler üzerine oturan ortada teğet, yanlarda ise yarım daire kemerlerle harimle irtibatlandırılmıştır. Bizans dönemine ait devşirme sütunların üzerinde IV-VI. yüzyıllara tarihlenen, yüzeylerinde madalyon, latin haçı ve akantus yaprağı motifleri olan kesik piramit tipinde sütun başlıkları bulunmaktadır. Batı Anadolu’daki mimari eserlerde Roma ve Bizans dönemlerine tarihlenen sütun başlıklarının devşirilmesi yaygın bir uygulamadır. Bunlar arasında en çok görülen tip iyon, korint ve kompozit başlıklar olsa da dar ve kesik piramit gibi farklı tipteki başlıkların devşirildiği de görülmektedir. Son cemaat yerinin kuzeyinde Roma dönemine tarihlenen lento ve yan sövelerin devşirilmesiyle yapılmış ek mekâna açılan bir giriş açıklığı görülmektedir. Devşirilen lento üzerinde birbiri ardına sıralanan lesbos ve ion kymationlarının üstünde palmet dizisinin yer aldığı bir süsleme uygulaması yer almaktadır.

      Kare planlı harimin üzeri Türk üçgenleri ile geçilen bir kubbe ile örtülüdür. Harimin güney cephe ortasında mihrap nişi bulunmaktadır. Mihrabın iki yanında düşey dikdörtgen formlu iki pencere, mihrabın üzerinde ise diğerlerinden daha küçük boyutlu bir pencere yer almaktadır. Bu pencere düzeni doğu duvarında da uygulanmıştır. Kuzey duvarda ise son cemaat yerindeki açıklığın dışında kuzeydeki ek mekâna girişin sağlandığı basık kemerli ikinci bir giriş bulunmaktadır.

      Kuzeyde doğu-batı doğrultusunda uzanan, üzeri beşik tonoz örtülü ek mekânın fonksiyonu tespit edilememiştir. Birimin duvar örgüleri incelendiğinde yapı ile çağdaş olduğu anlaşılmaktadır. Birimin doğu ve kuzey cephelerinde ikişer adet olmak üzere söveleri Bizans dönemine tarihlenen templon arşitravları ve çift yüzlü sütunlarla yapılan dört mazgal pencere görülmektedir. Pencere sövesi olarak kullanılan devşirme malzemelerin yüzeyleri yunan haçı, lotus-palmet, madalyon ve yatay şeritlerle süslenmiştir.

      Camii plan tipi, malzeme ve teknik açılardan incelendiğinde XIV-XV. yüzyıllara tarihlenen Erken Osmanlı dönemi yapısıdır.