STK’lardan Çin zulmüne tepki!

Karacabey Kumtanesi Derneği, Karacabey İHH Temsilciliği, Anadolu Gençlik Derneği, Tasavvuf musikisi ve Çevreyi Geliştirme Derneği temsilcileri Çin’in zulmüne maruz kalan ve işgal altında bulunan Doğu Türkistan için ortak basın açıklamasında bulundu.

   Karacabey Kumtanesi Derneği’nde yapılan ortak basın bildirisini Kumtanesi Derneği Başkanı Saim Bayram okudu.

   Açıklamada şu ifadelere yer verildi;

   “Bilindiği üzere Doğu Türkistan 1949 yılından buyana Çin‘in işgali altındadır. 1884 yılından bu yana Çin hükümeti nazarında bölgeyi Doğu Türkistan olarak tanımlamak ayrılıkçılık olarak kabul edilmiştir ve bu suçtur. Ancak 6. Yüz yılda Göktürk kağanlığının kurulduğu bölge 6 milyon km2  ve Türklerin ilk ana vatanıdır. Sonrasında 8. ve 9. Yüz yıllarda Uygur kağanlığı 13. Yüzyılda Karahanlı Kağanlığına vatan oldu. Karahanlılar maveraünnehir de 840 yılından 1212 yılına kadar hüküm sürdü.

   Bu gün Özbekistan, Tacikistan, Türkmenistan, Kazakistan ve Doğu Türkistan’ı kapsayan coğrafya eski adıyla Türkistan coğrafyasıdır. Türkistan coğrafyası 6 milyon km2 yüz ölçümüne sahiptir. Bu bölge geniş tarım havzalarına, Petrol, kömür, tuz, doğalgaz, Uranyum, demir, altın ve volfram gibi stratejik yeraltı kaynaklarına sahiptir. Çin’in tamamında kullanılan 148 çeşit madenin 118’i Doğu Türkistan da çıkmaktadır. Dahası Doğu Türkistan Çin’in dünya açılan tek karayolu kapısıdır.

   Bu coğrafya bizim köklerimizin bağlı olduğu ve bize yüzyıllarca ışık tutmuş alim ve bilim adamlarının yaşadığı bir coğrafyadır.  Öyleki, İmam Maturidi (Mezhep imamı), İmam Buhari (hadis yazarı), Nesai (Hadisçi), ünlü mütefekkirlerden Yusuf Hashacip, Abdülgazi Bedirhan, Mahdumkuli, Musa Aybek,  Cengiz Aymatov  da 13. Yüzyıla kadar bir bütün olan Türkistan coğrafyasında yetişmiştir, Ayrıca Frabi (Gök bilimci , mantıkçı ve siyaset bilimcisi)  Buruni  (Matematik, fizik, Kimya, Geometri, astronomi) , İbni Sina (tıp ve astronomi) , Harzemi ( Matematik, Gök bilimi, Algoritma , Coğrafya) , Kaşgarlı Mahmut (dil bilimci) hep bu coğrafyadan  çıkmıştır.

   İşte bu gün bu coğrafyanın bir parçası olan Bize göre Doğu Türkistan, Çin zalimine göre Şincan (Çin cede son sınır anlamına gelir.) Çin zulmü artarak devam ediyor.

   Ye’cüc ve me’cüc misali dünyayı kasıp kavurmaya and içmiş Çin gavuru; Doğu Türkistan daki Uygurlu kardeşlerimizi vatanlarından atmak , yada köleleştirmek, yada Çinlileştirmek istiyor. Bazen Urumçi de(Doğu Türkistan ın baş kenti)  yaptığı katliamlar gibi katliamlar yapıyor. Daha birkaç ay önce kapılarını dışardan kilitlediği bir sitede çıkan yangın sebebiyle kardeşlerimiz dışarı çıkamamış komşu apartmanlardaki ki onlarda kilitli olduğundan müdahale edememiş gözleri önünde yanarak can verdi.

   Gerek Birleşmiş milletler yüksek komiserliği müfettiş raporlarına göre Çin in Uygurlara soy kırım yaptığı 43 ülke tarafından kabul edilmesine , Gerekse Doğu Türkistan dan kaçıp kurtulan Uygurlu kardeşlerimizin ifadelerine göre bizler biliyoruz ki Çin Doğu Türkistan da  soykırım yapıyor.

   Yılardır özellikle son 5 yıldır gerek sosyal medyada gerekse Doğu Türkistan lı kardeşlerimiz Uluslararası platformlarda meselenin iç yüzünü hiç yılmadan, yorulmadan anlatmaya çalışıyor.

   Ülkemizde ve Endonezya, Malezya gibi bazı ülkelerde hükümet yetkilileri düzeyinde yapılan çalışmaları boşa çıkarmak,  yapılan tüm çalışmaların ortaya koyduğu soykırımı örtbas etmek, Doğu Türkistanlı kardeşlerimizi itibarsızlaştırmak için;

   Başını Birleşik Arap emirliklerinin başını çektiği Müslüman topluluklar konseyinin birtakım üyeleri geçtiğimiz günlerde bölgeye gitmiş, Çin li yetkililerin izni kadar bir gezi yaptıktan sonra Uygurlu gençleri ve Doğu Türkistan halkını terörist olarak nitelemiştir. Bu kabul edilebilir bir durum değildir. Bu gezi bir senaryodur. 

   Gezi sonrası yapılan açıklamalarda senaryodur.

   Eğer Çin iddialarında samimi ise bölgeyi serbest dolaşıma açsın, Yada Doğu Türkistanlı STK’lardan oluşturulacak bir heyetin can güvenliğini garanti etsin ve onların mihmandarlığında tarafsız bir heyet  Doğu Türkistan da incelemeler yapsın. Kampların tamamını ziyarete açık hale getirsin. Bölgede yaşayanlarla haberleşme imkanı versin. Bölgedeki satılmışlardan değil zulme uğrayan mazlumlardan bilgi almamıza müsaade etsin.

   Neredeyse 100 yıldan fazla İsrail in Filistin de yaptığı katliamları umursamayan hatta neredeyse İsrail katillerine madalya takacak halde olan Arap dünyasının sözde temsilcilerine buradan sesleniyoruz!

   Sizler Müslümanların temsilcileri olamazsınız! Kendi kendinize temsilcilik yakıştırması yaparak insanları kandırmayın. Kimden Hangi Müslüman topluluktan yetki aldınız?

  Siyonist İsrail ile Çin aynı tezgahın iki satıcısıdır. İnsanlığa kan ve gözyaşından başka bir şey vermemişlerdir.

   Müslüman topluluklar konseyini bu iftira dolu açıklamaları sebebiyle şiddetle kınıyoruz.

   Müslüman Uygur lu kardeşlerimizin haklı davasını asla itibarsızlaştıramayacaksınız.

  Var olduğumuz sürece yapmak istediğiniz ihaneti daima yüzünüze vuracak , her platformda anlatacağız.

   Yaptıklarınıza ve yapacaklarınıza asla sessiz kalmayacağız.

   Allah’ın laneti zalimlerin ve onların sözcülerinin üzerine olsun!”