Ebubekir el-Bağdadi'nin teslim olmamak için üzerindeki bomba düzeneklerini patlatmak suretiyle intihar ettiği duyuruldu.
Aslında IŞİD’i ona kurduran onu bulup yetiştirerek görevlendiren de ABD’nin kendisiydi.
Hatta Irak’ın Musul şehri Ebubekir el Bağdadi’nin öncülüğündeki IŞİD (DEAŞ) tarafından işgaline kadar ABD desteği devam etti.
IŞİD (DEAŞ)’i ve Bağdadi’yi hem yöneten hem de yönlendiren ABD istihbarat ve Savunma Bakanlığı özel timleriydi.
Kısa zamanda ABD’nin gizli-açık desteğiyle güçlenen Bağdadi, Musul işgali sonrası eski patronu ABD’ye kafa tutmaya başlar.
ABD itaatsizliğe başlayan el-Bağdadi’yi cezalandırmak için harekete geçer.
YPG/SDG yani PKK terör örgütü karadan ABD’nin ise hava saldırılarıyla kontrolünden çıkan IŞİD yani DEAŞ çökertildi.
İdlib’e sığınan örgüt kalıntıları ve lideri el Bağdadi, itaatsizliğinin bedelini canıyla ödemiş oldu.
IŞİD VE EL BAĞDADİ
Irak ve Suriye’deki otorite boşluğundan yararlanılarak kendilerine yeni alanlar oluşturulmuş olan terör örgütlerinin tamamına yakını ABD tarafından kurdurulmuştur.
ABD Savunma Bakanlığı bütçesinden devasa bütçelere mal olan kaynaklarla finanse edilen bu örgütler, hem silahlandırılmış hem de eğitilmişlerdir.
“Peki ama neden?”
İster istemez akla gelen ilk sorudur.
ABD, dünyaya hükmetme mücadelesinin sacayaklarından bir Ortadoğu’yu yeniden şekillendirme adına yeni oluşumlara ihtiyaç duymuş olması önemli sebeplerden biridir.
ABD, Erdoğan’ın öncülük ettiği Yeni Türkiye’yi eskisi gibi kullanamayacağını ‘1 Mart Tezkeresi’nden çıkan sonuçtan ve sonrasında yaşanan siyasi gelişmelerden anlamıştı.
Çünkü, 1 Mart tezkeresi ile ABD’nin hem önü hem de hızı kesilmişti.
İşte bu nedenle Ortadoğu’da yeni yapılanmalara yönelen ABD’nin kurdurup kullandığı sonrasında ise yok etmek zorunda kaldığı örgütlerden biri de IŞİD yani DEAŞ ve onun lideri Ebubekir el Bağdadi’dir.
Türkiye’den ümidini kesen ABD, bölgedeki tüm enerji kaynaklarının bekçiliğini yapacak aynı zamanda İsrail’in güvenliğine destek verecek yeni bir yapıyı oluşturmaya karar verir.
PYD/YPG isimleriyle maskelenmiş PKK’nın içinde yer aldığı bu yeni yapının yanında bölgedeki İslamcı unsurları kendi kontrolüne alma adına ayrıca DEAŞ örgütü kurdurulur.
IŞİD (DEAŞ) Örgütünün liderliği için işgal öncesi küçük bir grup oluşturarak pavyon kabadayılığı, kadın ve uyuşturucu ticareti ile zenginleri haraca bağlayan bir çete başı olan Ebubekir el-Bağdadi bulunur.
ABD’ye getirilir ve uzun bir eğitimden sonra görevlendirilerek Irak’a geri gönderilir.
El Bağdadi, İslam adına işgalci ABD güçlerine karşı Cihat’a destek görüntüsü içinde çetesiyle birlikte Eyman el Zevahiri liderliğindeki Irak El Kaide örgütüne katıldı.
Kısa bir zaman sonra Zerkavi ile anlaşmazlığa düşen Bağdadi, Irak’tan Suriye’ye yönelir
Suriye ve Irak’taki otorite boşluğundan istifade ederek Şam İslam Devleti adında yeni bir örgüt kurduğunu ilan ederek ABD’ye savaş ilan eder.
4 Ekim 2011 tarihinde ABD Dışişleri Bakanlığı, Ebubekir el Bağdadi’yi dünyanın en büyük terör örgütünün lideri ilan eder ve başına 10 milyon dolar ödül koyar.
Bağdadi’nin ABD’ye savaş ilanı ve ABD’nin de Bağdadi’yi terörist başı ilanı ederek başına 10 milyon dolar ödül koyması ‘danışıklı dönüş’ yani tam bir tiyatro idi.
Bu karşılıklı restleşme IŞİD ve Bağdadi’ye duyulan güveni artırır ve cihatçıların sahiplenmesini sağlamış olur.
ABD’nin desteğiyle Suriye’deki otorite boşluğundan yararlanılır ve Suriye’nin kuzeyinde petrol ve su kaynaklarının içinde olduğu önemli bir bölge işgal edilir.
Petrol geliri elde eden örgüt artık her bakımdan güçlenir.
Bağdadi, El Kaide’nin de lideri kendisi olduğunu iddia eder ve Nisan 2013’te El Kaide’nin Nusra Cephesi’niörgütüne katarak ciddi bir güce ulaşır.
Irak’ın ikinci büyük şehri Musul, 10 Haziran 2014 tarihinde, ABD istihbaratının büyük bir oyunu tezgâhlanır ve IŞİD hiçbir direnişle karşılaşmadan Musul’u ele geçirir.
Örgüt bu işgalle ABD’nin Irak ordusuna verdiği zırhlı binlerce araç, silah ve mühimmatına el koyar.
Ebubekir el- Bağdadi’nin emrindeki IŞİD, tanınan çizgiyi aşar ve ABD’ye rağmen başkent Bağdat’a doğru ilerlemeyi sürdürür.
Bağdadi, İslam dünyasında cihatçıların tek temsilcisi IŞİD olduğunu ve kendisinin de Müslümanların halifesi olduğunu ilan eder.
Bağdadi, artık istediği güce ulaştığını düşünür ve ABD’nin emrini reddeder.
Artık IŞİD, resmen ABD’nin düşmanıdır.
ABD, örgütü el-Bağdadi’den kurtarmaya ve yeni bir lider arayışına yönelse de muvaffak olamaz.
Uzun takipler sonunda İdlib’de örgüt mensuplarıyla gizlenen el Bağdadi verilen haberler doğruysa sıkıştırıldığı tünelde intihara mecbur kalır ve 3 çocuğunun da ölümüne sebep olur.
Unutulmasın ki, limon sıkıldıkça limondur suyu bitince çöptür.
Kısacası. ABD, önce kullanır sonra yok eder.
El Bağdadi itaatsizliğinin bedelini canıyla ödedi.
Dileriz artık oyunlardan diğer örgütler ve öncüleri ders çıkarır, kullanılmış olduklarını anlar ve Türkiye’ye karşı kullanılmaktan vaz geçerler…