Çanakkale de Mehmet, dünya ile savaştı
Haçlı ile Hilalin, arasında yarıştı
Mevzilerin arası üç metre bir karıştı
Barut ve kan kokusu, birbirine karıştı
Mehmet'im alim değil, ama o bir ariftir,
Yiğittir, merttir, serttir, bazen de çok zariftir
Namertler nerden bilsin, merhamete taliptir
Anzaklıya su verdi uzaklardan gariptir
Giydiği elbiseyi, dikmiş kum torbasından
Yiyeceği menü de, su, buğday çorbasından
Düşman bomba yağdırmış, denizin ortasından
Kimi zaman çorbası dökülmüştür tasından
Ne ayakkabısı var, ne de giyecek çarık
Kiminin başı açık, kiminde şapka, sarık
Su içecek çeşme yok, topraktan açtı karık
Mevziye bomba düşmüş, ayak kopmuş, baş açık
Etraf düşman dolsa da, geçilmez Çanakkale'm
İki yüz elli iki bin şehit, hepsi benim sülalem
Çanakkale destanı, yazıyor seni kalem
Zaferi kutluyorum, seyretsin dünya alem
Elli yedinci alay, tarihte yazar şanın
Ölmek var da, dönmek yok, hibe eyledi canın
Her yağmur yağdığında, yerden fışkırır kanın
Tüyleri diken diken olur şimdi insanın
Çanakkale de ki ruh, bizim için uğurdu
Vatan için yetmişlik, ninem çocuk doğurdu
Yedi yaşında Fatma, sana hamur yoğurdu
Ateşle imtihanı, kazandı şanlı ordu.