- Kur’an birçok gaybi haberler vermiş ve onlar olduğu gibi çıkmıştır. Allah bildirmediği sürece ne melekler ne insanlar ne de cinler gaybı bilirler. Rum suresi, Fetih suresi, Tebbet suresi ve daha başka ayetler açıkça ileride olacak olaylardan haber vermiştir. Cinlerin bunu bilmelerine imkân yoktur.
- Kur’an insanlar yanında cinlere de “Kur’an’ın bir benzerini getiremeyeceklerine” dair meydan okumuştur. Eğer Kur’an’ı öğreten bir cin olsaydı, başka cinler buna itiraz edip bir benzerini daha ortaya koyacaklardı. Çünkü insanlar gibi cinler de her konuda anlaşamazlar ve birbirine düşmanlık ederler ve haset ederler.
- Eğer bu Kur’an Allah’tan başkası tarafından olsaydı, mutlaka birçok çelişkilerle dolu olacaktı. Çünkü cinlerin de bilgileri eksiktir. Hatta birçok konuda insanlardan daha cahildir. Kâinatın yaratılışından, ilk dönemlerdeki duhan/duman/nebilöz halinden, altı (iki astronomik, dört jeolojik) devrede yaratılmasından ve benzeri birçok ontolojik olaydan bahseden bir kitabı cinlere isnat etmek büyük cehalettir.
- Hz. Muhammed (asm), dost ve düşmanın ittifakıyla çok akıllı, çok zeki, çok geniş düşünen bir insandır. İlk vahiyle karşılaştığında bu gibi kaygıları seslendirmesi, onun bu uyanık durumunu ortaya koymaktadır. Nihayet bizzat gözleriyle Hz. Cebraili asli şekliyle görmüş ve konuya daha yakından vakıf olmuştur. Hiç bir cin Hz. Cebrail’in kılığına giremez; öyle bir kabiliyetleri yoktur.
Bununla beraber, 23 yıl boyunca, bir cinin kendisiyle oynadığını fark etmemesi aklın kabul etmeyeceği bir şeydir.
- Kaldı ki, bir gecede Mekke’den Kudüs’e gittiğini belirten İsra/Miraç ayetini, özellikle Kudüs’ten de göklere çıktığını belirten Necm suresinin ilgili ayetlerini asıl açıklayabiliriz? Çünkü, eğer bu iş cin oyunu ise, Hz. Muhammed (asm)’in -birkaç dakika/veya saat içinde- bir gecede Mekke’den Kudüs’e gidip gelmesini, göklere çıkıp dönmesini cinin sağlaması mümkün değildir. Bu takdirde bu doğru olmayan bir haber olur.
Diyelim ki, cin yalan söyledi, bu olayı uydurdu; peki bu yalanı gerçekmiş gibi lanse eden Hz. Muhammed (asm) gibi “emin/güvenilir insan” olarak şöhret bulmuş bir kimsenin yapacağı iş mi?
- Keza, cinlerin Kur’an gibi eşsiz bir kitabı ortaya koymalarının binler muhali olmakla beraber, farz edelim ki, bu da bir ihtimaldir. Peki bu ihtimalin gerçekten bir değeri var mı?
Hayır, hiçbir değeri yoktur. Çünkü;
a) “Bir emareden/delilden kaynaklanmayan bir iddianın hiç bir değeri yoktur” kuralı ilmi bir kaidedir. Burada bu ihtimalin hiçbir emaresi yoktur.
b) Bu ihtimale göre, Kur’an’ı uyduran cin ya kâfirdir, ya mümindir.
Eğer kâfir ise, kâfir bir cinin dine bu kadar hizmet etmesi düşünülemez. Çünkü kâfir cinler, kâfir insanlar gibi dinin düşmanıdır.
Eğer bu cin mümin ise, kalkıp Allah’a iftira etmesi, uydurduğu bir kitabı Allah’a isnat etmesi de düşünülemez. Çünkü, Allah’a imanı olan bir kimsenin böyle büyük bir cinayet işlemesi ve üstelik 23 yıl boyunca bunu sürdürmesi akılla izah edilecek bir şey değildir.
c) Hz. Muhammed (asm), “parmaklarından suyun akması, az bir yemekten yüzlerce kişiyi doyurması, alini havaya kaldırıp dua etmesiyle birden bulutların oluşması ve yağmurun yağması, Bedir savaşında yüzlerce şahidin huzurunda bir avuç çakıl alıp düşmana atması ve her bir düşmanın gözüne bir avuç çakıl/toprak girmesi…” gibi yüzlerce mucize göstermiştir.
Bu mucizelerin pek çoğu en sağlam senetlerle, en sağlam kaynaklarda yer almıştır. Bu mucizeler, birer peygamberlik nişanesidir.
Bütün bu hakikatler ortada iken, şeytanın bir vesvesesine yenik düşenin aklına şaşmamak mümkün değildir.