Yeryüzüne halife olan insan; eşref-i mahlûktur. Eşref-i mahlûkatı güzel kılan hükmü hâkimiyetine teslim olmakla Rabbu’l âlemine kulluk’tur. Allah’ın dinini hayatın yegâne amiri yapmak, Müslüman için azad kabul etmez sorumluluktur.
Sahâbe-i Kiram’ın ahlâkını kaybetmekten ötürüdür: Kûfe Valisiyken Hz. Ömer (ra) tarafından azledilen Ammâr b. Yâsir’e: “Seni azlettiğime kızmadın değil mi?” diye sorunca cevap şöyle oldu: “Beni valiliğe atadığın zaman sevinmedim ki azlettiğinde üzüleyim.” (İbn-i Sa’d, Tabakâtü’l Kübra, 3/291)
Allah’ın arzında Allah’ın diniyle idare olunma imkânı elinden alınmış Müslümanın hayat ışığı söner. Müslümanın gül yüzü susuzluktan çatlaşmış toprağa döner.
Müslümanlık; aleyhinde de olsa adil olmaktır manası. İnsanlığın müşterek sevdası her yerde ve her zaman hak ve hukukun korunması. İnsanlığın baş belâsıdır hukuk bilmezi. Her yerde ve her zaman adalet insanlığın vazgeçilmezi!
Allah’ın mülkünde Allah diniyle idare olunmak Rabbimizden hükmü fermadır.
“Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen yeri asla yaramazsın, boyca da dağlara asla erişemezsin.
Bütün bu sayılanların kötü olanları, Rabbinin katında sevimsiz şeylerdir.” (İsra Sûresi/ 37-38)
Kibir kiriyle kirlenmiş olanlar, toplumu kirletmekten öteye geçemezler. Kibir kiriyle hareket edenler hakkı batıldan ayrıt edemezler.
Allah yolunda Allah için çekilen her çilenin bir ecri, sabırla sabahı beklenen her gecenin bir fecri vardır. Müslümanın kıymeti, ancak kameti kadardır.