‘Suçla, tutukla sonra suça delil ara’

  Koçak, Irak’ın kuzeyindeki Pençe-Kilit Harekatı bölgesinde 12 askerin hayatını kaybettiği metan gazı faciasına ilişkin açıklamalarda bulundu.

     Şehit olan vatan evlatlarına Allah’tan rahmet, kederli ailelerine sabır ve metanet dileyen Koçak, “Aziz milletimizin başı sağ olsun. Cenab-ı Allah bütün şehitlerimize rahmetiyle muamele eylesin. Aldıkları emirlere itaat etmede tereddüt göstermeyen her bir şehidimizi alnından öpüyoruz” dedi.

     Koçak, yüreklere düşen acılar kadar, akla düşen sorular bulunduğunu belirterek, şunları söyledi: “Gurur kaynağımız olan, terörle mücadele konusunda dünyanın en tecrübeli ordusu olan ordumuzun, metan gazı gibi öngörülebilir, ölçülebilir bir sebeple şehit vermesi kabul edilemez. Günümüzde savaşlarda bile teknolojinin verdiği imkanlarla tek bir askerini yitirmeyen ordular varken, bizim 12 canımızın bir arama-tarama operasyonunda şehit olması hamasi konuşmalarla örtbas edilemez. Bu elim hadise tuzak mıdır, sabotaj mıdır, ihmaller zinciri midir; bütün ihtimaller tek tek araştırılmalı, detaylı bir şekilde incelenmeli, milletimiz bu konuda hiçbir şüpheye yer kalmayacak şekilde aydınlatılmalıdır. Bu elim hadisenin sorumluları derhal tespit edilmelidir. Milletimiz adına hesap sorulmalıdır. 12 vatan evladından, 12 candan, ateş düşen 12 ocaktan, 86 milyon yanan yürekten bahsediyoruz. Bu normal bir olay değildir. Piyasadan, alışveriş sitelerinden metan gazı dedektörünü bin 500 liraya alabiliyorsunuz. Allah aşkına, bizim askerimizin canı bu kadar mı kıymetsiz? Biz internetten bile alınabilecek bir dedektör olmadığı için mi, 12 evladımızı şehit verdik? Biz bunu düşünmek bile istemiyoruz. Burada ihmal açık. Burada sorumsuzluk ortada. O yüzden, bu ihmalin sorumluları derhal tespit edilmeli ve milletimiz adına hesap sorulmalıdır.”

     Koçak, CHP’li belediyelere yönelik operasyonlara ilişkin yaptığı değerlendirmede şu ifadeleri kullandı: “Yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, zimmete para geçirme, organize suç örgütü kurma gibi faaliyetleri görmezden gelmek ya da bunların üzerinin örtülmesini istemek, tüm bu suçlara ortak olmaktır. Bizim ne böyle bir talebimiz var ne de bir böyle bir beklentimiz var. Ortada inkar edilemez bir keyfilik var, kayırmacılık var, çifte standart var. Masumiyet karinesinin ihlali var. Önce suç isnat et, tutukla, sonra da isnat edilen suça dair delil ara durumu var. Bunlar kabul edilemez. Kendi gözündeki merteği görmeyenlerin, elin gözünde ‘çöp arama’ gayretleri, ister istemez, ‘Muhalefet tasfiye mi ediliyor?’ sorusunu bizlere sorduruyor. Çok basit bir soru: Bu ‘hukuk arayışı’ neden iktidarın belediye başkanlarını kapsamıyor? Bu konuda itirafçı mı arıyorsunuz? Delil mi arıyorsunuz? İçeriden tanık mı arıyorsunuz? Hepsi belgeli, hepsi kanıtlanmış yolsuzluk olaylarını kamuoyu zaten biliyor. Mesela şehrini parsel parsel satanlar ile ilgili daha ne kadar delil, daha ne kadar tanık lazım? Mesela Aziz İhsan Aktaş’ın, Elazığ Belediyesine 539 milyon liraya kiraladığı araçlarla ilgili daha ne kadar delil, daha ne kadar tanık lazım? Verdiği oya, desteklediği partiye, ihale aldığı belediyeye göre ‘suç’ olmaz, ‘suçlu’ olmaz. Suç, suçtur. Ne tuhaftır ki kendi bakanlığına dezenfektan satan bakan çiçekle uğurlanırken; sorumlu olduğu şehrini parsel parsel satanlar sadece görevden affı istenip, evlerine uğurlanırken. Söz konusu muhalifler olunca bir anda ortaya kelepçeler çıkıyor. Daha da tuhafı FETÖ operasyonları yapılıyor, hiç AK Partili yok. Yenidoğan bebek çetesi operasyonları yapılıyor, hiç AK Partili yok. Belediyelere operasyonlar yapılıyor, hiç AK Partili yok. Yunus Emre Enstitüsü soyuluyor, hiç AK Partili yok. Türkiye ayakkabı kutularına da baklava kutularına da mahkum değil. Biz hep birlikte ayakkabı kutusundan ayakkabı, baklava kutusundan baklava çıktığı, yaşanabilir bir Türkiye’yi inşa etmek zorundayız. Bunun için mücadele ediyoruz.”