İslam dini, yaşayana/yaşamak isteyene kolay gelir. Onun kuralları, ona inanmayanlara ve onu uygulamak istemeyenlere ise zor gelir. Nitekim Rabbimiz:
“Sabır ve namaz ile Allah’tan yardım isteyin. Şüphesiz ki sabır ve namaz, Allah’a içten bağlı saygılı olanların dışındaki kimselere ağır ve zor gelir.” (2/45)
Ayette sabır ve namaz özellikle vurgulanmıştır. Ama bu, İslam’ın diğer kuralları için de söz konusudur. Örneğin bir ömür beş vakit namaz kılmak, bir ay Ramazan boyunca oruç tutmak, çalışıp didinerek kazandığı imkanları başkalarıyla paylaşmak, çeşitli engel ve risklere rağmen her şartta gerçekleri haykırmak, kötülere karşı durmak.. kolay şeyler değildir. Ancak bunları Allah’ın emri ve O’nu razı edecek erdem olarak görenlere, yaptıklarının karşılığını dünya ve ahirette fazlasıyla alacağına inananlara bunları yapmak zor gelmez. Onlar yaptıklarının bilincinde, severek ve isteyerek onları yaparlar.
Namaz kılmayan birine, beş vakit namaz kılmak zor ve ağır gelirken, hiç namazını geçirmeyen bir kimseye bir vakit namazını geçirmek çok ağır gelir. Yine Ramazan orucunun farziyetine inanan, orucun Yüce Allah’a teşekkür ifadesi olduğunu bilen bir mümin için bir ay oruç tutmak hiç de zor değildir, üstelik o oruçtan ve Ramazan’dan haz alarak zevkle orucunu tutar. Fakat oruçla hiç tanışmamış bir kimseye, sabahtan akşama kadar aç susuz kalmak, hem zor hem de anlamsız gelebilir. Aynı şekilde cebinde parası olduğu halde, yoksulların perişan durumunu seyretmek, infak ruhunu yaşayan bir kimseye ağır gelir, bu yüzden o kimse onların yardımına koşar. Ama infakın tadını tatmamış olan bir variyetli kişi ise, hiç etkilenmeden o yoksul kişinin yanından geçer gider.
Nitekim "Ey iman edenler!" diye başlayan oruç ayetlerinde Yüce Allah oruç ibadetindeki kolaylıkları bir bir saymıştır.Şöyle ki:
Oruç, iman edenlerin yapması gereken bir ibadettir. Oruç için önce, mümin olmak gerekir.
Oruç, sadece bize değil, bizden önceki toplumlara a farz kılınmış evrensel bir ibadettir. Oruç, kulluk için, Allah’ın sayısız nimetlerine şükür için bir gerektir.
Oruç, kulu takvaya erdiren bir araçtır. Oruç sayesinde kişi bedenen ve ruhen arınıp yücelir.
Oruç, sayılı günlerde ve sayılı saatlerde tutulan bir ibadettir. 29-30 günlük bir ay içerisinde ve günün belli saatlerinde tutulur.
İftar ve sahur fırsatları, oruç ibadetini takviye eden ilahî lütuflardır. Rivayetlere göre, ilk dönemlerde sahurdan sahura kesintisiz oruç tutulurdu. Yüce Allah, bu ümmete iftar ve sahur arasında yeme içme fırsatı tanıyarak ikram etmiştir.
Oruç tutamayacak halde hasta olanlar, çok küçük çocuklar ve yolcular için oruç tutmama ruhsatı tanınmıştır. Hasta ve yolcular, tutamadıkları oruçlarını daha sonra fırsat bulunca kaza ederler.
İyileşme ümidi olmayan hastalar yahut oruç tutacak gücü bulamayan yaşlılar, tutamadıkları her bir oruç için, yoksullara bir fidye ödeyerek oruç borçlarını ödemiş olurlar.
Oruç tutarken, rahatsızlananlar, oruca başladıktan sonra yola çıkanlar, oruca devam edemeyeceklerini anladıklarında, sonradan gününe gün kaza etmek üzere oruçlarını bozabilirler.
Bütün bunların yanında oruç tutanlar için, manevî bir dayanma gücü ve oruç hazzı söz konusudur. Bunu ancak oruç utanlar bilirler. Diğer zamanlarda bu kadar süre aç susuz kalamayan yahut aç susuz kalmakta zorlanan insanlar, oruç günlerinde ayrı bir sabır ve dayanma gücü ile oruçlarını tutarlar. Bu da orucun manevî yönüdür.
Yüce Rabbimiz, oruç ibadetini emrettiği ayetlerinde dinindeki kolaylıkları şu anlamlı cümleleriyle bize bildirir: “Allah size kolaylık diler, size asla zorluk dilemez.” (2/185)
“Eğer bilirseniz, oruç tutmanız sizin için çok hayırlıdır.” (2/184) Önemli olan bu bilince ermektir. Oruç bilinci, hem haz alarak oruç tutmamızı sağlayacak, hem de daha anlamlı oruçlarla bizi tanıştıracaktır. İşte bu bilinci diri tutanlardır, gerçek anlamda Ramazan ve oruçtan nasiplenenler!
Oruçla birlikte kolaylık vardır
İslam dini, yaşayana/yaşamak isteyene kolay gelir. Onun kuralları, ona inanmayanlara ve onu uygulamak istemeyenlere ise zor gelir. Nitekim Rabbimiz:
“Sabır ve namaz ile Allah’tan yardım isteyin. Şüphesiz ki sabır ve namaz, Allah’a içten bağlı saygılı olanların dışındaki kimselere ağır ve zor gelir.” (2/45)
Ayette sabır ve namaz özellikle vurgulanmıştır. Ama bu, İslam’ın diğer kuralları için de söz konusudur. Örneğin bir ömür beş vakit namaz kılmak, bir ay Ramazan boyunca oruç tutmak, çalışıp didinerek kazandığı imkanları başkalarıyla paylaşmak, çeşitli engel ve risklere rağmen her şartta gerçekleri haykırmak, kötülere karşı durmak.. kolay şeyler değildir. Ancak bunları Allah’ın emri ve O’nu razı edecek erdem olarak görenlere, yaptıklarının karşılığını dünya ve ahirette fazlasıyla alacağına inananlara bunları yapmak zor gelmez. Onlar yaptıklarının bilincinde, severek ve isteyerek onları yaparlar.
Namaz kılmayan birine, beş vakit namaz kılmak zor ve ağır gelirken, hiç namazını geçirmeyen bir kimseye bir vakit namazını geçirmek çok ağır gelir. Yine Ramazan orucunun farziyetine inanan, orucun Yüce Allah’a teşekkür ifadesi olduğunu bilen bir mümin için bir ay oruç tutmak hiç de zor değildir, üstelik o oruçtan ve Ramazan’dan haz alarak zevkle orucunu tutar. Fakat oruçla hiç tanışmamış bir kimseye, sabahtan akşama kadar aç susuz kalmak, hem zor hem de anlamsız gelebilir. Aynı şekilde cebinde parası olduğu halde, yoksulların perişan durumunu seyretmek, infak ruhunu yaşayan bir kimseye ağır gelir, bu yüzden o kimse onların yardımına koşar. Ama infakın tadını tatmamış olan bir variyetli kişi ise, hiç etkilenmeden o yoksul kişinin yanından geçer gider.
Nitekim "Ey iman edenler!" diye başlayan oruç ayetlerinde Yüce Allah oruç ibadetindeki kolaylıkları bir bir saymıştır.Şöyle ki:
Oruç, iman edenlerin yapması gereken bir ibadettir. Oruç için önce, mümin olmak gerekir.
Oruç, sadece bize değil, bizden önceki toplumlara a farz kılınmış evrensel bir ibadettir. Oruç, kulluk için, Allah’ın sayısız nimetlerine şükür için bir gerektir.
Oruç, kulu takvaya erdiren bir araçtır. Oruç sayesinde kişi bedenen ve ruhen arınıp yücelir.
Oruç, sayılı günlerde ve sayılı saatlerde tutulan bir ibadettir. 29-30 günlük bir ay içerisinde ve günün belli saatlerinde tutulur.
İftar ve sahur fırsatları, oruç ibadetini takviye eden ilahî lütuflardır. Rivayetlere göre, ilk dönemlerde sahurdan sahura kesintisiz oruç tutulurdu. Yüce Allah, bu ümmete iftar ve sahur arasında yeme içme fırsatı tanıyarak ikram etmiştir.
Oruç tutamayacak halde hasta olanlar, çok küçük çocuklar ve yolcular için oruç tutmama ruhsatı tanınmıştır. Hasta ve yolcular, tutamadıkları oruçlarını daha sonra fırsat bulunca kaza ederler.
İyileşme ümidi olmayan hastalar yahut oruç tutacak gücü bulamayan yaşlılar, tutamadıkları her bir oruç için, yoksullara bir fidye ödeyerek oruç borçlarını ödemiş olurlar.
Oruç tutarken, rahatsızlananlar, oruca başladıktan sonra yola çıkanlar, oruca devam edemeyeceklerini anladıklarında, sonradan gününe gün kaza etmek üzere oruçlarını bozabilirler.
Bütün bunların yanında oruç tutanlar için, manevî bir dayanma gücü ve oruç hazzı söz konusudur. Bunu ancak oruç utanlar bilirler. Diğer zamanlarda bu kadar süre aç susuz kalamayan yahut aç susuz kalmakta zorlanan insanlar, oruç günlerinde ayrı bir sabır ve dayanma gücü ile oruçlarını tutarlar. Bu da orucun manevî yönüdür.
Yüce Rabbimiz, oruç ibadetini emrettiği ayetlerinde dinindeki kolaylıkları şu anlamlı cümleleriyle bize bildirir: “Allah size kolaylık diler, size asla zorluk dilemez.” (2/185)
“Eğer bilirseniz, oruç tutmanız sizin için çok hayırlıdır.” (2/184) Önemli olan bu bilince ermektir. Oruç bilinci, hem haz alarak oruç tutmamızı sağlayacak, hem de daha anlamlı oruçlarla bizi tanıştıracaktır. İşte bu bilinci diri tutanlardır, gerçek anlamda Ramazan ve oruçtan nasiplenenler!
Ekleme
Tarihi: 25 Nisan 2020 - Cumartesi
Oruçla birlikte kolaylık vardır
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.