Çocuklarımızı başarıya kilitledik. Henüz kendilerini anlamadıkları bir çağda, onları korkunç bir yarışa sokuyoruz...
Gerekçe şu: “Kurtlar sofradan pay kapmak için başarılı olması lâzım!”
Çocuk yarışacak, okuyacak, başaracak, kazanacak ki, iyi bir hayata ulaşıp mutlu ve huzurlu yaşasın! Hayat bu mu sahi?
Çok çalışacaklar, çok üretecekler, ürettiklerini satıp paraya çevirecekler ve paranın gücü sayesinde mutlu olacaklardı. Toplumları başarıya kilitlediler...
Peki, ne oldu? “Paranın gücü” silaha aktı, savaşlar ve terör yıkım üzerine yıkım getirdi, bölüşümdeki adaletsizlik ise yürek sızlatıcı boyutlara ulaştı.
Belki birkaç kişi, bilemediniz birkaç aile “çok başarılı”, “çok meşhur”, “çok zengin” oldu: Gelin görün ki, onlar da “mutlu” değillerdi. Hayat gitgide anlamını yitiriyordu. Bilim ve teknoloji, hatta servet, şöhret, başarı hayata anlam katamıyordu. Toplumun anonim ruhunda kara bir boşluk büyüdükçe büyüyor, uyuşturucu, depresyon, terör, intihar ve boşanma olayları arttıkça artıyordu.
Gelinen nokta tam bir hayal kırıklığıdır. Derin hayal kırıklığını, bir süre için bilimsel buluşlarla teknolojik başarıların gölgesinde unutmaya ve unutturmaya çalıştılar, ama olmadı: Her geçen gün zenginler biraz daha zengin fakirler biraz daha fakirleşti. Savaşların tetiklediği göçler, zengin dünyayı tehdide başladı.
Hayat anlamını iyice kaybetti. İntiharlar daha da arttı. Belli ki, hayata anlam katacak bir şeyler lazımdı.
Bu aşamada Batı dünyasının iyi niyetli bazı aydınları dini yeniden keşfetmeye çıktılar. Sonunda dediler ki: “Mutlu olmak için Allah’a iman şart...”
Bilim ve teknoloji gelişip üretim-tüketim ilişkisi içinde zenginleşerek mutlu olacaklarına, Batı dünyasında da artık pek kimse inanmıyor...
Bilim-teknoloji gelişip insanlar üretim-tüketim kıskacında zenginleştikçe dine ihtiyaç duymayacakları tezi de büyük acılar içinde iflas etti. Şimdi vakit yeni çözümler üretme vakti; artık “Mutlu hayatın yeni şartları” üstüne kafa yoruyorlar. Şimdilik birkaç maddesini ilân ettiler bile:
Allah’a iman...
Kendi görüntünle barışık yaşayıp, haline şükretmek...
Paraya gereğinden fazla değer vermemek...
Ulaşılabilir hedefler koymak (her varış bir mutluluktur)…
Aile hayatı içinde yaşamak.
İmkânları ve fırsatları başkalarıyla paylaşmak, kısacası yardımlaşmak…
Yaşlılığa hazırlanmak …