ABD ve Batı, Suriye’de PKK terör örgütünün devlet haline gelmesi için çok büyük harcamalar yaptı. En önemli amaçları arasında Türkiye’yi bir terör devleti ile komşu yaparak hedef haline getirmek ve nihayetinde ülkemizin bölünerek parçalanmasını sağlamaktır.
Bu duruma engel olmak için önce “Fırat Kalkanı” ve “Zeytin Dalı” operasyonları yapılarak PKK’nın Suriye kolu olan YPG’nin Akdeniz’e ulaşması engellenmiştir. Sonrasında ise İdlib Çatışmasızlık Bölgesini korumak maksadıyla Morek kasabasına kadar güneye inerek kontrol noktaları tesis edildi. Bu üç operasyonun en önemli maksadı; terör örgütünün denizle irtibatını kesmekti ve başarı ile sonuçlanmıştı.
Şimdi ise doğrudan doğruya terör örgütü hedef alınmakta. İşte “Barış Pınarı Harekatı” bu amaca yönelik olarak gerçekleştirilmektedir.
ABD Başkanı Trump, bu sefer kendisini dinlemeyen Savunma bakanlığına ve askerlere söz geçirmeyi başarmıştır. Daha önce Suriye’den çekiliyoruz dediği halde geri adım atmak zorunda kalmıştı. Fakat şimdi; Türkiye’nin yapacağı harekata karşı çıkmayacağını söyleyerek yeşil ışık yakmış oldu.
Trump’ın güvenlik bürokrasisi ve ABD’nin derin güçleri ile mücadelesinde bu noktaya gelmesinde Türkiye’nin diplomasi alanında yürüttüğü başarılı temasların rolü vardır. Güvenlikli bölge kurulmasını ve bu sayede göçmen durumuna düşürülmüş milyonlarca Suriyeli’nin barınma ve iaşe sorunlarına çözüm üreten Türkiye’yi, Rusya dahil olmak üzere bütün ülkeler desteklemek zorunda kalmıştır.
Batılı ülkeler Türkiye’yi en azından destekliyor görünümünde kalmaya çalışmaktadır. Zira Suriyeli göçmenlerin baş başa kaldığı sorunları çözmek için başka çareleri yoktur. Türkiye 40 milyar dolardan fazla masraf yaparak modern barınma merkezleri kurmayı başarmış 4 milyona yakın Suriyeli’yi misafir etme başarısını göstermiştir. Zaten Türkiye’nin bu operasyonları yapabilmesinin en önemli sebebi bu göçmenlerdir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan” Münbiç dâhil, Fırat’tan Irak sınırına kadar oluşturacağımız 30 kilometre derinliğindeki güvenli bölgede bir milyonu yeni yerleşim yerlerinde, bir milyonu mevcut yerlerde olmak üzere, iki milyon kişiyi iskân etmeyi planlıyoruz” diyerek Dördüncü Suriye Operasyonuna meşru zemin hazırlamıştır.
Türkiye’nin uluslararası platformlarda ortaya koymuş olduğu sağlam deliller ve yapılan icraatlar; ülkemizi parçalamaya yeminli bütün düşman güçleri pes ettirmiştir. Sonunda istemeyerek de olsa hepsi operasyonlarımıza yeşil ışık yakmışlardır.
“Barış Pınarı” adı ile yürütülecek operasyonlarda en önemli tehdit olan ABD’nin karşı koyması engellenmiştir. Özgür Suriye Ordusu, Milli Ordu ismi ile yeniden yapılandırılarak operasyona destek verecektir. Gerilla taktikleri ile ülkemize zarar vermiş olan PKK/YPG’nin bu operasyona karşı koyma şansı yoktur.
PKK/YPG güçleri, çok muhtemeldir ki operasyon başlar başlamaz Afrin’de olduğu gibi tabanları yağlayıp kaçacaklardır. ABD’nin binlerce uçak ve TIR ile gönderdiği malzemeler, Suriye Milli Ordusuna yarayacaktır.
Bu silahların önemi büyüktür. Zira her ne kadar 30 kilometrelik bir derinlikte icra edileceği söylenen operasyonun burada durması beklenmemelidir. Elbette terör unsurları tamamen temizleninceye kadar operasyonlar sürecek; belki beşinci altıncı operasyonlar yapılacaktır. Aslında ABD ve Batı ülkelerine karşı “güvenlikli bölge tesisi” söylemleri, operasyona karşı çıkmalarını önlemek için bir bahanedir.
Elbette güvenlikli bölge tesis edilecek ve buraya sayısı 2 milyona yakın Suriye’li getirilerek emniyetli bir şekilde yaşamaları sağlanacaktır. Fakat asıl amaç PKK/YPG terör örgütünü ortadan kaldırmak ve ülkemizin bölünüp parçalanmasını önlemektir.