İnsanlığın başlangıç noktası Adem - aleyhisselam-’ın işlediği zelleden sonra cennetten dünyaya gönderildiği zamandır. Hakîm-i Ezelî, bu dünya sürgünün içerisinde birçok hikmet dercetmiştir.
1- Allah Teâlâ, Âdem -aleyhisselâm- ve Havvâ vâlidemizi yeryüzüne indirerek orada insan neslinin çoğalması ve kıyâmete kadar bu neslin devam etmesini murâd etmiştir.
2- İçinde yaratıldıkları cennet nimetlerinin kıymetini bilip tekrar o nimetlere kavuşma ümidiyle bir imtihan yeri olan dünyada sâlih amellere koşmaları istenmiştir.
3- Âdem -aleyhisselâm-’ın zürriyeti içinde cennete lâyık olmayıp cehenneme müstahak olan kimselerin bulunması ve bunların sâlihlerden tefrik edilmesi istenmiştir.
4- İnsanın, Allah’ın irâdesini ve ahkâmını yeryüzünde tatbik ve orayı îmârla mükellef bir halîfe kılınması murâd edilmiştir.
5- Allah Teâlâ, Hazret-i Âdem ve onun nesline lütfettiği şerefin icâbı olarak, onun cennette bulunmasının sâdece lütuf ile değil; aynı zamanda bir istihkâk yani bedel karşılığında mükâfât olarak gerçekleşmesini irâde buyurmuştur. Bu murâd-ı ilâhînin gerçekleşmesi için de Âdem -aleyhisselâm- bilinen zelleyi işlemiş ve bu zâhirî sebeple aslî vatanı cennetten çıkarılıp bir imtihan âlemi olan dünyaya gönderilmiştir.
Sayılabilen bu hikmetlere rağmen Âdem aleyhisselâm’ın cennetten çıkarılıp dünyaya gönderilmesi, mâhiyetini insan aklının çözemeyeceği bir kader sırrıdır.