“Dünya hayatı oyun ve oyalanmadan başka bir şey değildir. Asıl varılacak olan ise Ahiret yurdudur.” (Kur'anı Kerim)
Kur'ân, insanın nereden gelip nereye gittiğini ve bu dünyadaki ilgi ve zaaflarının onu nasıl etkilediğini çok veciz ifâdelerle açıklamaktadır. “İnsan, bizim kendisini nasıl bir nutfeden yarattığımızı bilmez mi? Şimdi apaçık bir hasım kesilmektedir” (Yâsîn, 36/77) buyurulmaktadır.
Bir başka âyet şöyledir: “Allah, insanı bir meniden yarattı. Birden o insan apaçık bir karşı koyucu oluverdi” (en-Nahl, 16/4). İnsanoğlu kendisini, dökülen bir meniden yaratan Rabbinin başıboş bırakacağını sanarak (el-Kıyâme, 75/36-37) ya hayatın gâyesiz ve anlamsız olduğuna kani olmakta, ya da şeytanın da tahrik ve teşvikleriyle dünyâ hayatının zebûnu ve kurbanı olarak Rabbini ve âhireti unutmaktadır. Oysa ki Allah Teâlâ buyurur: “Dünya hayatı sizi aldatmasın.
O aldatan şeytan sizi Allah hakkında rahmet ve mağfiretinin bolluğu ile kandırmasın” (Fâtır, 35/5). “Çünkü şeytan insanlara söz verir, ümit verir, fakat şeytanın vaadi aldatmadan başka bir şey değildir” (en-Nisâ, 4/120).
İnsanı kendisine cezbederek kandıran dünyayı anlatan pek çok âyet-i kerîmeden bazıları şöyledir:
“Dünya hayatı oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir” (el-En'âm, 6/32).
“De ki: Yaptıkları işler bakımından en ziyâna uğrayacak kimseleri söyleyeyim mi? Dünya hayatında bütün çabaları boşa giden ve kendilerini iyi yaptığını sananlar” (el-Kehf, 15/103-104).
“Onların ne malları, ne de evladları seni imrendirmesin. Allah bunlarla onlara dünya hayatında azab etmeyi kâfir olarak canlarının çıkmasını istiyor” (et-Tevbe, 9/55).
“Onlar dinlerini bir eğlence ve oyun yerine koydular ve dünya hayatı kendilerini aldattı. Onlar bu günleriyle karşılaşacaklarını nasıl da unuttular ve bile bile âyetlerimizi nasıl yalanladılarsa biz de onları öyle unuturuz” (el-A'râf, 7/51).
Dünya hayatının insana câzib gelen yönünü ve insanları aldatan tarafını Kur'ân şöyle anlatır: “Kadınlardan, oğullardan, kantarlarca yığılmış altın ve gümüşten, salınmış atlardan ve develerden, ekinlerden gelen zevklere aşırı düşkünlük insanlara süslü gösterildi. Bunlar dünya hayatının geçimidir. Asıl varılacak yer Allah'ın yanındadır” (Âl-i İmrân, 3/14).
“Siz dünya hayatını üstün tutuyorsunuz. Oysa âhiret daha iyi ve daha süreklidir” (el-A'lâ, 87/16-17) âyeti, âdetâ dünya ile âhiret arasında bir mukâyese yaparak âhiretin önemini ve sürekliliğini anlatmaktadır. Dünya hayatının fânîliği, geçiciliği ve çekiciliği insanı cezbederek fânîyi ebedîye tercih ettirmektedir. Oysa dünya hayatı çok kısadır.
Bu yüzden insanın fani varlığa aldanmaması dünya cazibesine kapılmaması gerekiyor. Dünya bir araç ve bir geçit, asıl varılacak yer ve ebedi durulacak mekan ahiret yurdu. Bu bakımdan insanoğlu her şeye lazım olduğu kadar değer vermeli. Fani parıltı ve ışıltılara aldanmamalıdır.
Dünya hayatı bir oyun ve oyalanma
“Dünya hayatı oyun ve oyalanmadan başka bir şey değildir. Asıl varılacak olan ise Ahiret yurdudur.” (Kur'anı Kerim)
Kur'ân, insanın nereden gelip nereye gittiğini ve bu dünyadaki ilgi ve zaaflarının onu nasıl etkilediğini çok veciz ifâdelerle açıklamaktadır. “İnsan, bizim kendisini nasıl bir nutfeden yarattığımızı bilmez mi? Şimdi apaçık bir hasım kesilmektedir” (Yâsîn, 36/77) buyurulmaktadır.
Bir başka âyet şöyledir: “Allah, insanı bir meniden yarattı. Birden o insan apaçık bir karşı koyucu oluverdi” (en-Nahl, 16/4). İnsanoğlu kendisini, dökülen bir meniden yaratan Rabbinin başıboş bırakacağını sanarak (el-Kıyâme, 75/36-37) ya hayatın gâyesiz ve anlamsız olduğuna kani olmakta, ya da şeytanın da tahrik ve teşvikleriyle dünyâ hayatının zebûnu ve kurbanı olarak Rabbini ve âhireti unutmaktadır. Oysa ki Allah Teâlâ buyurur: “Dünya hayatı sizi aldatmasın.
O aldatan şeytan sizi Allah hakkında rahmet ve mağfiretinin bolluğu ile kandırmasın” (Fâtır, 35/5). “Çünkü şeytan insanlara söz verir, ümit verir, fakat şeytanın vaadi aldatmadan başka bir şey değildir” (en-Nisâ, 4/120).
İnsanı kendisine cezbederek kandıran dünyayı anlatan pek çok âyet-i kerîmeden bazıları şöyledir:
“Dünya hayatı oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir” (el-En'âm, 6/32).
“De ki: Yaptıkları işler bakımından en ziyâna uğrayacak kimseleri söyleyeyim mi? Dünya hayatında bütün çabaları boşa giden ve kendilerini iyi yaptığını sananlar” (el-Kehf, 15/103-104).
“Onların ne malları, ne de evladları seni imrendirmesin. Allah bunlarla onlara dünya hayatında azab etmeyi kâfir olarak canlarının çıkmasını istiyor” (et-Tevbe, 9/55).
“Onlar dinlerini bir eğlence ve oyun yerine koydular ve dünya hayatı kendilerini aldattı. Onlar bu günleriyle karşılaşacaklarını nasıl da unuttular ve bile bile âyetlerimizi nasıl yalanladılarsa biz de onları öyle unuturuz” (el-A'râf, 7/51).
Dünya hayatının insana câzib gelen yönünü ve insanları aldatan tarafını Kur'ân şöyle anlatır: “Kadınlardan, oğullardan, kantarlarca yığılmış altın ve gümüşten, salınmış atlardan ve develerden, ekinlerden gelen zevklere aşırı düşkünlük insanlara süslü gösterildi. Bunlar dünya hayatının geçimidir. Asıl varılacak yer Allah'ın yanındadır” (Âl-i İmrân, 3/14).
“Siz dünya hayatını üstün tutuyorsunuz. Oysa âhiret daha iyi ve daha süreklidir” (el-A'lâ, 87/16-17) âyeti, âdetâ dünya ile âhiret arasında bir mukâyese yaparak âhiretin önemini ve sürekliliğini anlatmaktadır. Dünya hayatının fânîliği, geçiciliği ve çekiciliği insanı cezbederek fânîyi ebedîye tercih ettirmektedir. Oysa dünya hayatı çok kısadır.
Bu yüzden insanın fani varlığa aldanmaması dünya cazibesine kapılmaması gerekiyor. Dünya bir araç ve bir geçit, asıl varılacak yer ve ebedi durulacak mekan ahiret yurdu. Bu bakımdan insanoğlu her şeye lazım olduğu kadar değer vermeli. Fani parıltı ve ışıltılara aldanmamalıdır.
Ekleme
Tarihi: 02 Temmuz 2020 - Perşembe
Dünya hayatı bir oyun ve oyalanma
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.