Şeyh Sâdî Bostan adlı hikmetli eserinde bu Dünya hayatını gafletle hebâ etmemek gerektiğini ifâde sadedinde şunları söyler:
“Akıllı isen, her şeyin mânâsına meylet!.. Çünkü sûret kalmaz; lâkin mânâ kalır. Âhiret azığını hayatında kendin tedârik et! Çünkü sen öldükten sonra akrabân hırsa kapılır da sana, senin arzu ettiğin gibi hayr u hasenatta bulunmazlar.”
Elindeki nîmetleri sağlığında kendin ver! Sen öldükten sonra bunlar elinden çıkar, sahip olamazsın! Iztırap çekmemek istersen, kabirde ıztırap çekenleri hatırla! Bugün hazine elinde iken lâzım gelen yerlere çabuk infâk et, yarına bırakma! Çünkü yarın anahtar elinden çıkmış olur. Azığını bugün kendin götür. Öldükten sonra akrabânın ve geride kalan dostlarının sana yeteri kadar şefkat edeceğini umma!
Azığını öbür Dünyaya kendi götüren kimse, büyük bir nîmete ermiş demektir. Zira sırtını seni düşünerek kimse kaşımaz, ancak kendi tırnağınla kaşırsın.
Kapına bir garip gelirse, eli boş gönderme. -Allah göstermesin- belki bir gün sen de garip olur, kapıları dolaşırsın!
Olgun kimse, bir gün kendisinin de başkasına muhtaç olabileceğini düşünerek, muhtaç olanlara ikrâm eder.
Gönlü yaralı olanların hatırlarını sor, onlara bak. Belki bir gün sen de o vaziyete düşersin!
Muzdarip kalmış insanların gönüllerini sevindir. Belki bir gün sen de bîkes ve muzdarip kalırsın!
Sen ki bir şey istemek için kimsenin kapısına gitmiyorsun, buna şükrân olmak üzere, kapına gelen ihtiyaç sahibine ikrâm et!
Bugün muhabbet tohumunu ekmeyen, yarın cennetteki tûbâ[1] dalından yemiş yiyemez.
Yarın kıyâmette cennet pazarı kurulacak; herkes orada ameline göre karşılık bulacak. Oraya ne kadar sermaye götürürsen o kadar nîmete nâil olacaksın. Eğer müflis isen, eline utanmaktan başka bir şey geçmeyecek!
Ömründen geçen günler artık mâzi olmuştur. Giden geri gelmez. Bâri geride kalan üç-beş gününü olsun ganimet say; kıymetini bil.
Ölülerin dili olsaydı, ağlaya ağlaya, bağıra çağıra şöyle diyeceklerdi:
«–Ey diri insan! Dilin dönerken Cenâb-ı Hakk’ı zikret! Dudaklarını yumma! Bizim zamanımız gaflet ile geçti, sen bizim gibi olma! Sayılı olan nefeslerini, Hakk’ın zikriyle ziynetlendir ve bu hayatı bir fırsat ve ganimet bil!..»”
Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, vefât etmiş olan sâlih mü’minlerin duyduğu hasret ve pişmanlığı şöyle ifâde buyurmuşlardır:
“Cennet ehli, başka hiçbir şeye değil, sadece, Dünya’da Allâh’ı zikretmeksizin geçirmiş oldukları anlara hasret ve nedâmet duyarlar!” (Heysemî, X, 73-74)
Ya cennete giremeyenlerin pişmanlığı nasıl olacaktır?