Ceviz kurdu, cevize gireceği kadar bir delik açar ve cevizin içine girer.
Cevizin içi insan beynine benzer, kurt başlar cevizi yemeye.
Elbette ki buraya kadarı normal. Yedikçe şişmanlar şişmanladıkça karnı büyür.
Yeterince doyunca yükünü tutunca! Gitmek ister ama girdiği delikten çıkması mümkün değildir istesede çıkamaz.
İşin enteresan ve Daha da kötü tarafı; İçi yenilen cevizin kabuğu da kurumuş ve iyice sertleşmiştir... Artık o deliği genişletmek te imkansızdır.
Kurtçuk oturup etrafına bakar, Düşünür taşınır delikten geçip çıkmak için tek çaresi vardır; Zayıflamayı beklemek.
Aç kaldıkça zayıflar, eski cılız haline döner. Ve bir gün bitap düşmek üzere ilk başladığı gibi cevizden çıkar.
Ama çıktığında mevsim bitmiş, ortada aç ve cılız bir kurtçuk ile bir içsiz bomboş bir ceviz kabuğu kalmıştır.
Kimi insanlardaki para ve mal - mülk hırsı da ceviz kurduna benzer.
O hırsı yenip, artık yeter, dediğinde baharlar ve yazlar bitmiş olur.
Geriye sadece, ömrünün sonbaharı ve belki de çeşitli hastalıklar, ilaçlar ve diyetler ile geçirmek zorunda kalacağı, koskoca bir kara kış kalmış olur...
Ey İnsanoğlu nereye gidiyoruz?
***
Dervişin Duası
Camide zengin bir adamla bir derviş yan yana namaz kılıyorlardı. Birbirlerine olan yakınlıklarından dolayı ne okuduklarını ve ne dua ettiklerini duyuyorlardı. Derviş namazdan sonra ellerini açtı ;”Ya Rabbi! Karnım çok aç beni şu yemek ve şu tatlılarla Rızıklandır ” diye dua etti.
Dervişin duasını duyan zengin adam, içinden şöyle geçirdi, Bana duyurmak için sesli dua ediyor. Böyle yapmaktansa doğrudan gelip para isteseydi verirdim. Şimdi ona bir şey vermem. Zengin adam böyle düşünürken derviş caminin bir kenarına çekilmiş ve uykuya dalmıştı. Az sonra camiye elinde tepsiyle bir adam geldi. Doğruca uyuyan dervişin yanına giderek dervişi uyandırdı ve elindeki tepsiyi derviş verdi. Derviş tepsinin üzerini açtı. Zengin adam geriden bu hadiseyi takip ediyordu. Tepside dervişin az önce duada istediği yiyecekler vardı. Derviş yemekleri yedikten sonra tepsinin üzerini örterek adama geri verdi .
Bu işe hayret eden zengin adam merakla yemekleri getiren kişiye yaklaştı
”Arkadaş sen kimsin”
”Ben hamallık yapan biriyim.”
” Bu adamı tanıyor musun?”
”Hayır”
”Bu yemekleri kim gönderdi”
” Kimse göndermedi, ben getirdim”
”Peki, tanımıyorsun da niye getirdin?”
Anlatayım;
-Ben fakir biriyim Hamallık yaparak geçimimi sağlamaya çalışıyorum. Yükünü taşıdığım zengin biri bana fazlaca para vermişti. Hazır elime geçmişken eşimin ve çocuklarımın istediği yiyecekleri yapmak için gereken malzemeleri alıp eve gittim. Eşim yemekleri yaparken ben uyuya kalmışım. Rüyamda Peygamber Efendimizi (s.a.v.) gördüm.
Bana buyurdular ki ; ”Şu camide bir veli var. Onun canı bu yiyecekleri istedi. O yemeği ona götür. Yiyebildiği kadar yesin. Kalanını da siz yiyin. Allah (c.c.) size bereket verir. Bunu yaparsan senin cennete girmene ben kefil olurum”
Uyanır uyanmaz hemen tepsiyi buraya getirdim Gerisini siz de gördünüz”
Zengin adam ibretlik bu durum karşısında hayretler içinde kaldı ve hamala sordu:
”Bu yemekler için ne kadar masraf ettin”
”O zamanın parasına göre bir şeyler söyler Şu kadar para, Sana yaptığın masrafın on mislini vereyim, bana kazandığın sevabın bir kısmını ver ”
”Olmaz”
”Yirmi mislini vereyim”
”Olmaz”
”Elli mislini yok… Yok Yüz mislini vereyim”
”Boşuna uğraşma. Ne verirsen ver yine de vermem. Bunun karşılığında Peygamber Efendimiz (s.a.v.) benim cennete girmeme kefil oldu. Bütün dünyayı versen yine de vermem. Eğer senin bu sevaptan nasibin olsaydı, bu iş sana nasip olurdu. Baksana, yan yana namaz kılmışsınız ama senin paran nasip olmamış.”
Ceviz Kurdu
Ceviz kurdu, cevize gireceği kadar bir delik açar ve cevizin içine girer.
Cevizin içi insan beynine benzer, kurt başlar cevizi yemeye.
Elbette ki buraya kadarı normal. Yedikçe şişmanlar şişmanladıkça karnı büyür.
Yeterince doyunca yükünü tutunca! Gitmek ister ama girdiği delikten çıkması mümkün değildir istesede çıkamaz.
İşin enteresan ve Daha da kötü tarafı; İçi yenilen cevizin kabuğu da kurumuş ve iyice sertleşmiştir... Artık o deliği genişletmek te imkansızdır.
Kurtçuk oturup etrafına bakar, Düşünür taşınır delikten geçip çıkmak için tek çaresi vardır; Zayıflamayı beklemek.
Aç kaldıkça zayıflar, eski cılız haline döner. Ve bir gün bitap düşmek üzere ilk başladığı gibi cevizden çıkar.
Ama çıktığında mevsim bitmiş, ortada aç ve cılız bir kurtçuk ile bir içsiz bomboş bir ceviz kabuğu kalmıştır.
Kimi insanlardaki para ve mal - mülk hırsı da ceviz kurduna benzer.
O hırsı yenip, artık yeter, dediğinde baharlar ve yazlar bitmiş olur.
Geriye sadece, ömrünün sonbaharı ve belki de çeşitli hastalıklar, ilaçlar ve diyetler ile geçirmek zorunda kalacağı, koskoca bir kara kış kalmış olur...
Ey İnsanoğlu nereye gidiyoruz?
***
Dervişin Duası
Camide zengin bir adamla bir derviş yan yana namaz kılıyorlardı. Birbirlerine olan yakınlıklarından dolayı ne okuduklarını ve ne dua ettiklerini duyuyorlardı. Derviş namazdan sonra ellerini açtı ;”Ya Rabbi! Karnım çok aç beni şu yemek ve şu tatlılarla Rızıklandır ” diye dua etti.
Dervişin duasını duyan zengin adam, içinden şöyle geçirdi, Bana duyurmak için sesli dua ediyor. Böyle yapmaktansa doğrudan gelip para isteseydi verirdim. Şimdi ona bir şey vermem. Zengin adam böyle düşünürken derviş caminin bir kenarına çekilmiş ve uykuya dalmıştı. Az sonra camiye elinde tepsiyle bir adam geldi. Doğruca uyuyan dervişin yanına giderek dervişi uyandırdı ve elindeki tepsiyi derviş verdi. Derviş tepsinin üzerini açtı. Zengin adam geriden bu hadiseyi takip ediyordu. Tepside dervişin az önce duada istediği yiyecekler vardı. Derviş yemekleri yedikten sonra tepsinin üzerini örterek adama geri verdi .
Bu işe hayret eden zengin adam merakla yemekleri getiren kişiye yaklaştı
”Arkadaş sen kimsin”
”Ben hamallık yapan biriyim.”
” Bu adamı tanıyor musun?”
”Hayır”
”Bu yemekleri kim gönderdi”
” Kimse göndermedi, ben getirdim”
”Peki, tanımıyorsun da niye getirdin?”
Anlatayım;
-Ben fakir biriyim Hamallık yaparak geçimimi sağlamaya çalışıyorum. Yükünü taşıdığım zengin biri bana fazlaca para vermişti. Hazır elime geçmişken eşimin ve çocuklarımın istediği yiyecekleri yapmak için gereken malzemeleri alıp eve gittim. Eşim yemekleri yaparken ben uyuya kalmışım. Rüyamda Peygamber Efendimizi (s.a.v.) gördüm.
Bana buyurdular ki ; ”Şu camide bir veli var. Onun canı bu yiyecekleri istedi. O yemeği ona götür. Yiyebildiği kadar yesin. Kalanını da siz yiyin. Allah (c.c.) size bereket verir. Bunu yaparsan senin cennete girmene ben kefil olurum”
Uyanır uyanmaz hemen tepsiyi buraya getirdim Gerisini siz de gördünüz”
Zengin adam ibretlik bu durum karşısında hayretler içinde kaldı ve hamala sordu:
”Bu yemekler için ne kadar masraf ettin”
”O zamanın parasına göre bir şeyler söyler Şu kadar para, Sana yaptığın masrafın on mislini vereyim, bana kazandığın sevabın bir kısmını ver ”
”Olmaz”
”Yirmi mislini vereyim”
”Olmaz”
”Elli mislini yok… Yok Yüz mislini vereyim”
”Boşuna uğraşma. Ne verirsen ver yine de vermem. Bunun karşılığında Peygamber Efendimiz (s.a.v.) benim cennete girmeme kefil oldu. Bütün dünyayı versen yine de vermem. Eğer senin bu sevaptan nasibin olsaydı, bu iş sana nasip olurdu. Baksana, yan yana namaz kılmışsınız ama senin paran nasip olmamış.”
Ekleme
Tarihi: 20 Ağustos 2020 - Perşembe
Ceviz Kurdu
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.