Sony’nin dördüncü Spider-Man Evreni filmi olan Madame Web ne yazık ki süper kahraman hikayeleri sevenleri pek tatmin etmeyecek bir film. Çizgi romanlarda kör ve yaşlı bir kadın olarak tanıdığımız Madame Web, Sony’nin sinematik evrenine geçerken epeyce değişmiş ama tamamen olumsuz şekilde. Ülkemizde 16 Şubat'ta vizyona giren bu filmin yönetmenliğini S.J. Clarkson üstlenmiş. Madame Web, geleceği görme yetisine sahip olsa da gözleri görmeyen bir mutant olarak resmediliyor. Kas hastalığı nedeniyle örümcek ağını andıran bir yaşam destek sistemine bağlı olarak hayatını sürdürüyor. Film bir süper kahraman filmi olmaya çabalarken bir yandan da bir psikolojik gerilim gibi işliyor.
1973 yılında Peru’dayız. Bir bilim insanı olan Constance Webb, Amazon ormanlarının içinde iyileştirici güce sahip olan çok nadir bir örümcek türünün arayışı içindedir. Ve bu yolculuktaki en büyük yardımcısı ise Ezekiel’dir. Tam aradığını bulmuşken Ezekiel önüne çıkan herkesi vurarak bu örümceği alır ve ortadan kaybolur. Hamile olan ve yaralanan Constance’a özel yeteneklere sahip Las Arañas’ın üyesi Santiago yardım eder. Bunca zamandır aradığı örümceğin iyileştirici gücü kendisini kurtaramaz ama kızı Cassandra dünyaya gelir. Aradan 30 yıl geçer. Cassie’yi New York’ta paramedik görevlisi olarak görürüz. Çalışma arkadaşı Ben Parker onu biraz daha hayatın içine katmaya çalışsa da Cassie tekil ve duygudan yoksun bir şekilde günlerini geçirir. Fakat kısa bir süre sonra hayatında büyük bir değişiklik olacaktır. Yaşanan tehlikeli bir kurtarma sonucunda olayları önceden görmeye başlar. Ve bu sürekli tekrar eder. Cassie’nin hayatında bunlar yaşanırken Ezekiel de bir arayış içindedir. Vakti zamanında çaldığı örümcek sayesinde güçlere kavuşmuştur ama bu kendisinin sonunu getirecek üç süper kahramanı da sürekli görmesine neden olur. Ne yapıp edip henüz güçlerini elde etmemiş bu üç genci bulup yok etmelidir. Fakat en büyük engeli Cassie olacaktır. Filmin konusundan bahsettikten sonra filmle ilgili yorumlarıma geçiyorum. Yönetmen S.J. Clarkson’un teknik olarak kötü iş çıkardığını söylemek haksızlık olur. Clarkson, Cassie’nin geleceği önceden gördüğü anlarda, ‘diopter efekti’ denen tekniği kullanarak, Cassie’nin yakın planlarının arka fonunu net gösterdiği başarılı çekimlere imza atıyor. Oyuncular da senaryonun verdiği imkanlar ölçüsünde ellerinden geleni yapmışlar.