Mustafa KUZAN
Köşe Yazarı
Mustafa KUZAN
 

Yeniden Nosferatu

The Witch, The Lighthouse ve The Northman gibi filmlerle tanıdığımız senarist ve yönetmen Robert Eggers ise, aradan geçen 102 yılın ardından kendi imzasını attığı iddialı Nosferatu’sunu kameraya aldı. Soluk ışık, sisler, boğucu kasvet ve ölümün dipsiz karanlığı. İşte Eggers’ın Nosferatu filmi size bunları vaat ediyor. Orijinal Nosferatu’ya o kadar da bel bağlamayan ve kendi yolunu çizen Eggers, muhtemelen uzun süre boyunca sinema salonlarında bir benzerine denk gelemeyeceğiniz görsel ve işitsel bir şölen yaratmış. Transilvanya’nın karlar altındaki dağlarının gölgesinde yaşayan Kont Orlok’la ilk tanışma anımızdan, filmin ilk histeri krizli açılış sekansına ve hatta rahatsız edici son sahnesine kadar sizi sarıp sarmalayacak, ürpertecek, boğacak ve gözle göremediğiniz koca bir tehdit hissi var. Nosferatu kendisini orijinal filmden ayrı bir yerde konumlandırıyor ve vampir mitinin her daim bir parçası olan romantizmi hikayenin tam merkezine oturtuyor. Senaryoyu da kaleme alan Robert Eggers, önceki tüm uyarlamaları bir kenara itmiş ve diğer tüm karakterlerin iki boyutlu birer figürasyona dönüştüğü 2 saat 12 dakikalık bir yolculuk hazırlamış.   Yazımızı filmin baş kahramanı Nosferatu’dan kısaca bahsedelim. Kont Orlok: Atalarının hiçbirine benzemeyen kötü adam. Orlok, bir kadının resmine aşık olan ve onu yemek için dünyayı dolaşan kötü bir varlık değil. Mücadele başlamadan önce kadın kahramanla gerçekten bağlantı kuran kötü bir varlık. Bu durum, anlatıyı daha makul hale getiriyor ve kötü adamı basit bir canavardan daha fazlası yapıyor. Skarsgard, Orlok’un içinde tamamen kaybolarak kan donduran bir performans sergiliyor. Takdiri hak eden, yetenekli bir makyaj ekibinin dokunuşu ile fiziksel görünümü ve makyajın etkisiyle değişmiş sesini duydukça kendisini tanımakta güçlük çekiyorsunuz. Orlok’un diğer filmlerle tek bağlantısı genç kadınla ilk buluşmasında giydiği tuhaf derecede sevimli şapkası. Orjinaliyle aynı olmayan bu şapka, hikayeye oldukça iyi uyan bir aksesuar olmuş. Film, son yılların en iyi kış gotik estetiğini sunmak için doğal unsurlar, ışıklar, gölgeler ve dokularla oynuyor. Görsel karlı manzaralardan ve daha iyi düşünülmüş lüks mimariden hoşlanıyorsanız şanslısınız. O döneme ait kurulan platodaki yapılar, giysiler, aksesuarlar incelikle düşünülmüş. Bilerek, isteyerek yapılan saçmalıkların dışında her gotik korku tutkusunun hayali olan Nosferatu’da her ayrıntı düşünülmüş. Oyunculuklar üst düzeyde. Bu filmi izledikten sonra içinizden yenisi gelsin diyorsunuz.
Ekleme Tarihi: 06 Ocak 2025 - Pazartesi

Yeniden Nosferatu

The Witch, The Lighthouse ve The Northman gibi filmlerle tanıdığımız senarist ve yönetmen Robert Eggers ise, aradan geçen 102 yılın ardından kendi imzasını attığı iddialı Nosferatu’sunu kameraya aldı. Soluk ışık, sisler, boğucu kasvet ve ölümün dipsiz karanlığı. İşte Eggers’ın Nosferatu filmi size bunları vaat ediyor. Orijinal Nosferatu’ya o kadar da bel bağlamayan ve kendi yolunu çizen Eggers, muhtemelen uzun süre boyunca sinema salonlarında bir benzerine denk gelemeyeceğiniz görsel ve işitsel bir şölen yaratmış. Transilvanya’nın karlar altındaki dağlarının gölgesinde yaşayan Kont Orlok’la ilk tanışma anımızdan, filmin ilk histeri krizli açılış sekansına ve hatta rahatsız edici son sahnesine kadar sizi sarıp sarmalayacak, ürpertecek, boğacak ve gözle göremediğiniz koca bir tehdit hissi var. Nosferatu kendisini orijinal filmden ayrı bir yerde konumlandırıyor ve vampir mitinin her daim bir parçası olan romantizmi hikayenin tam merkezine oturtuyor. Senaryoyu da kaleme alan Robert Eggers, önceki tüm uyarlamaları bir kenara itmiş ve diğer tüm karakterlerin iki boyutlu birer figürasyona dönüştüğü 2 saat 12 dakikalık bir yolculuk hazırlamış.

 

Yazımızı filmin baş kahramanı Nosferatu’dan kısaca bahsedelim. Kont Orlok: Atalarının hiçbirine benzemeyen kötü adam. Orlok, bir kadının resmine aşık olan ve onu yemek için dünyayı dolaşan kötü bir varlık değil. Mücadele başlamadan önce kadın kahramanla gerçekten bağlantı kuran kötü bir varlık. Bu durum, anlatıyı daha makul hale getiriyor ve kötü adamı basit bir canavardan daha fazlası yapıyor. Skarsgard, Orlok’un içinde tamamen kaybolarak kan donduran bir performans sergiliyor. Takdiri hak eden, yetenekli bir makyaj ekibinin dokunuşu ile fiziksel görünümü ve makyajın etkisiyle değişmiş sesini duydukça kendisini tanımakta güçlük çekiyorsunuz. Orlok’un diğer filmlerle tek bağlantısı genç kadınla ilk buluşmasında giydiği tuhaf derecede sevimli şapkası. Orjinaliyle aynı olmayan bu şapka, hikayeye oldukça iyi uyan bir aksesuar olmuş. Film, son yılların en iyi kış gotik estetiğini sunmak için doğal unsurlar, ışıklar, gölgeler ve dokularla oynuyor. Görsel karlı manzaralardan ve daha iyi düşünülmüş lüks mimariden hoşlanıyorsanız şanslısınız. O döneme ait kurulan platodaki yapılar, giysiler, aksesuarlar incelikle düşünülmüş. Bilerek, isteyerek yapılan saçmalıkların dışında her gotik korku tutkusunun hayali olan Nosferatu’da her ayrıntı düşünülmüş. Oyunculuklar üst düzeyde. Bu filmi izledikten sonra içinizden yenisi gelsin diyorsunuz.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve karacabeyhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu veren siteler https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren bahis siteleri meritking kingroyal deneme bonusu veren siteler aviator güvenilir casino siteleri editorbet