Ülkemizde "Üç Bin Yıllık Bekleyiş" adıyla gösterime giren ve orjinal adı "Three Thousand Years of Longing" olan bu film, İngiliz yazar A. S. Byatt’ın “The Djinn in the Nightingale’s Eye” adlı kısa öyküsünden uyarlandı. Filmin yönetmenliğini "Mad Max" serisinin yönetmeni George Miller yaptı. Türk oyuncuların da buluduğu oyuncu kadrosu şöyle: Tilda Swinton, Idris Elba, Pia Thunderbolt, Berk Öztürk, Zerrin Tekindor, Erdil Yaşaroğlu, Anthony Moisset, Alyla Browne, Sage Mcconnell, Peter Bertoni. Çekimleri Türkiye'de yapılması planlanıyordu, ancak pandemi nedeniyle filmin çekimleri Avustralya'da yapıldı.
Filmin konusunu bir kavanoza hapsedilmiş bir cin ile yolları kesişen Alithea’nın hikayesi oluşturuyor. Hayatından memnun, bir bilgin olan Alithea bir cinle karşılaşır. Bu cin ona özgürlüğü karşılığında üç dileğini yerine getireceğini söyler. İstanbul’da yer alan bir otelde geçen bu konuşma, her ikisinin de beklemediği sonuçlara neden olacaktır. Öykü ile filmi karşılaştırdığımızda; öyküde karşımıza çıkan mitoloji ve efsaneler üzerine olan literal kısımlar ile Alithea’nın Türkiye’ye gelip önce Ankara, sonra İzmir nihayetinde ise İstanbul’a varışıyla devam edilmesine rağmen, filmde Alithea’nın direkt İstanbul’a gelmesi ve cinle yollarının kesişmesiyle birlikte tamamen cinin hikayesine odaklanılarak, diğer her şeyin es geçilmesi dışında değiştirilen bir kısım bulunmuyor. Cinin şişede hapsedildiği yılları anlattığı sırada öyküyle paralel şekilde Saba Melike’si Belkıs ile Süleyman Peygamber; Kanuni Sultan Süleyman, Hürrem Sultan, Şehzade Mustafa ve Gülfem; Kösem Sultan, 4. Murat ile Deli İbrahim; sonrasında ise Zefir’in içinde bulunduğu dönemleri izleme olanağı buluyoruz. Film İstanbul’da geçtiği ve çoğu konuşma Türkçe olduğu için, yabancı bir filmde tanıdık kelimeler duymanın cazibesi de filmin etkileyiciliğine katkı sağlıyor. Yerli korku filmlerinde sürekli olarak işlendiği söylenen, ancak aslında işlenmeyen “cin” unsurunun Binbir Gece Masalları’na yakın bir biçimde adeta modern dünyada geçen bir versiyonu olan film, yerli korkuculara da adeta “cin” filmi böyle çekilir diyerek yol gösteriyor.
Oryantalizmi sevenlerin kaçırmaması gereken başarılı bir fantastik bir aşk filmi, kesinlikle izlenmeyi hak ediyor. Özellikle son dönemde cinli-perili filmler yapmaya merak saran yönetmenlerimiz kaçırmasın.