Ömür dört mevsim gibidir.
Çocuklukla başlayan ilkbahar mevsiminde capcanlıdır her şey. Hayata karşı büyük bir iştah vardır insanda.
Minicik parmaklarıyla küçük bir serçe misali sımsıkı yapışır hayata.
Küçük bir sehpanın üzerinden düşmek bile uçurumdan farksızdır minik bir yavru için. Dünya minik bir serçe için çok ama çok büyüktür.
Bitmek tükenmek bilmeyen bir iştahla büyümeye başlar küçük insan bu ilk mevsimde. Taze bir fidandır, yeşeren, filizlenen, her gün büyüyen...
Yaz mevsiminde hararet yükselir.
Umutlar büyür, heyecanlar artar.
Meyveye durur fidanlar.
Hayata olan iştahın yükselişe geçtiği bu mevsimde dünya yurduna duyduğumuz muhabbettin de alabildiğine kabardığı bir dönemi yaşarız.
Temponun en hızlı dönemi bu gençlik çağında aşamayacağımız engel, çıkamayacağımız yol yoktur.
Cesaretin heyecanla harmanlandığı bu mevsimde aynı zamanda imtihan dünyasının da en zor dönemi geçilmektedir.
Öyle ya varken denenirsin en çok, verdiğiyle sınayan Yaradan ömrünü şahit tutar yaşadığın hayata.
Gençlik çağı aksiyon çağıdır. Hareket mevsimidir. İnsan bu çağda yürümez koşar. Değerini bilirse ömrüne bereket katar. Kazancı kat kat olur.
Kıyamet gününde Yüce Allah’ın ayrıcalık tanıyacağı sınıflar haber verilirken adil hükümdarlarla birlikte anılır imanlı genç. Çünkü en zor ve engebelli bu mevsimdeki duruş en samimi duruştur.
Son Peygamberin yanındaki genç neferlerin sabır ve sağlam duruşlarının üzerinde yükselen bir medeniyettir bize kalan.
Yükselişle devam eden mevsimlerin sona doğru olan kışın habercisi sonbahar gelir sonra.
Temponun düştüğü, hararetin azaldığı bir dönemdir bu.
Yaprakların solup dökülmeye yüz tuttuğu, yeşerip meyveye durmuş filizlerin sararmaya başladığı bir mevsim.
Saçlardaki aklar, yüzlerdeki kırışıklar haber verir sonraki mevsimi.
Hüzün mevsimidir bu...
Yapmamız gerekirken yapamadıklarımız, yapmamamız gerekirken yaptıklarımızın hesabını yapmaya başladığımız ve bu çetin hesabın sancısını yaşadığımız mevsim.
Hiç susmayan vicdanının hesap sormaya başladığı, “Nereye gidiyorum?” sorusunu kendimize daha çok sormaya başladığımız mevsim.
Son mevsim kış gelir en nihayetinde...
Soğur her şey, renkler anlamını yitirir, tek rengin hükmü sürmeye başlar, yollar kapanır, yürümek bile güçleşir.
Bu mevsim ölümün habercisidir.
Geri dönülemeyen ve gitmeye gelinen dünya yurdundan ayrılış hazırlıklarının tamamlanmak üzere olduğu mevsimdir.
Müezzinin eli kulağındadır, her an davudî bir sela yankılanmak üzeredir.
Vesselam.