Biz orucu tutacağız, oruç da bizi tutacak. Ramazan ayı içerisinde tutacağımız oruç bizi hem Ramazan içerisinde hem de Ramazan’dan sonra tutacaktır. Bu nasıl olacak, işte bu oruç ruhunu doğru anlamak ve onu yaşatabilmekle olacaktır. Oruç, sırf Allah emrettiği için, mideyi yemeden içmekten, nefsi cinsellikten tutmaksa; dinin diğer emir ve yasaklarını belirleyen de Yüce Allah’tır, öyleyse onları da tutmalıyız. Sözgelimi doğruluğu, dürüstlüğü, çalışkanlığı, üretkenliği, faydalı olmayı emreden de Allah’tır, onları da tutmalıyız. İçkiyi, kumarı, faizi, yalanı, sahtekârlığı yasaklayan da O, o halde onları da tutmalıyız.
Dinin diğer emir ve yasakları için de durum böyledir. Örneğin namaz da tutar sahibini. Onu kötülüklerden alıkoyar ve onu iyiliklerin adamı yapar: “Kitaptan sana vahiy edileni oku ve namazı da kıl. Çünkü namaz kötü ve iğrenç şeylerden alıkoyar. Elbette Allah’ı anmak, en büyük ibadettir. Allah, ne yaptığınızı bilir.” (29/45)
Zekât da öyledir, sahibini cimrilik, bencillik, kıskançlık gibi kötü tutkulardan arındırır. “Onların mallarından, kendilerini temizleyeceğin, yücelteceğin bir sadaka al ve onlara dua et; çünkü senin duan, onlara huzur verir. Allah işitendir, bilendir.” (9/103)
Kur’ân okumak da öyledir. “Allah’tan temizleyip arındıran tertemiz sayfaları/ayetleri okuyan bir elçi geldi.” (98/2) Peygamberimiz “Kur’ân, seni haramlardan alıkoyduğu sürece onu oku, aksi takdirde onu okumuş olmazsın” buyurur.
Tesettür de böyledir, Allah’ın diğer hükümleri de böyledir: “Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temizleyicidir.” (33/53) “Bu, sizin için daha iyi ve daha temizdir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (2/232)
Öyleyse kuruntu ve kaprislerimizi bir kenara bırakalım. Nefis ve şeytanların iğvalarından uzaklaşalım ve Allah’ın dinini doğru bir biçimde anlayıp, gereği gibi yaşayalım ki, hem dünyamız kurtulsun, hem ahiretimiz. Hem biz rahat edip huzura erelim, hem başkaları.