Dünyada yaşananlar karmaşık bir fotoğraf gibidir ilk bakışta. ‘İnsanlar ne yapıyor, nereye gidiyor?’ diye hayretle bakar durursunuz.    Fakat biraz daha dikkatle ve ferasetle baktığınızda karmaşanın yerini netlik alır.    Bağıran çağıranlar, bir hiç uğruna hayatlarını heba edenler ya da başkalarının hayatlarını heba edenler... Çatışmalar, bombalar, silahlar, ciltler dolusu ideolojiler, örgütler falan...    Zihninizde bir ışık varsa aydınlanıverir tüm karmaşa.    Tıpkı karanlık bir odanın ürperti veren ya da belirsizlik kokan halinin lambanın açılmasıyla birlikte aydınlandığı gibi dünyanın karmaşası da zihnimizin aydınlanmasıyla net bir hal alır.    Son ilahi kitabın bir adı da ‘Nur’dur.    Çünkü zihinleri, gönülleri karanlıklardan çıkarıp aydınlatan bir kitaptır Kur’an.    Tüm ilahi kitaplar da zaten bu amaçla gönderilmiş, insanların gönüllerini, zihinlerini karanlıklardan çıkarmıştır.    Eğer zihnimize Nur inmemişse, karanlıklar içinde debelenip dururuz bir ömür. Hatta karanlığımız bizden sonraya bile miras kalır.    Hayata ve olaylara ‘Hak-batıl’ mücadelesi bakabilmek çok önemli.    Kur’an, hakkı Nur ile tanımlarken, karanlığı ‘Zulümat’ olarak yani çoğul olarak tanımlar.    Karanlığın türlü türlü şekilleri vardır.    Kılıktan kılığa değişen, ambalajı farklı içeriği ise aslında hep aynı.    İsimler başka başka olsa da batıldır.    Eğer Nur indiyse gönlümüze açık olur her şey.    Hak elinin dünya kurulalı beri azınlık olduğunu görürüz. İnsanlığın tarihi olan peygamberler tarihini baktığınızda bir yanda kutlu elçi ve beraberindeki bir avuç iman ehli, diğer yanda sayıları kat kat fazla batıl taraftarlarını görürsünüz. Fakat neticede hep Allah’ın dediği olmuş, mücadeleyi bir avuç Hakk ehli kazanırken, ordularıyla, saltanatlarıyla batıl ehli yok olup gitmiştir.    Bugün de helalin, sevabın alıcısı bir avuç diye tabir edilebilecek düzeyde.    Harama koşanlar, günaha sarılanlar milyonlarla ifade edilirken, zikrin, sohbetin, helalin peşinden koşanlar bir avuçtur.    Parıltılı ambalajlar içinde sunulan günahın alıcısı dün olduğu gibi bugün de çok.    İşte karmaşık dünya portresine bakarken bu duruma aldanmamak lazım.    Gayret etmek, çalışmak, çabalamak bizim görevimiz. Takdir ise Cenabı Hakk’ındır.    Su taşıyan karınca misali safımızın belli olmasıdır mühim olan. Doğru yerde bulunup Hak ehlinin içine yazılmaktır hedefimiz.    Biz bize düşeni yapalım da gerisini Mevlâ bilir.