Ekleme
Tarihi: 03 Kasım 2025 -Pazartesi
Şirin mi şirin, Maramara Bölgesi'nin bereketli topraklarına yaslanmış ilçemiz Karacabey, son günlerde adını operasyon haberleriyle duyuruyor. Ardı ardına düzenlenen uyuşturucu operasyonları ve peşi sıra gelen DEAŞ operasyonu, 85 bin kişinin huzur ve sükunet içinde yaşamaya çalıştığı bu güzel ilçenin, görünmeyen bir savaşın cephelerinden biri haline geldiğini gösteriyor.
İstatistikler ve sahada görünen manzara, durumun vahametini tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor. "İçler acısı" tabiri, maalesef abartılı bir ifade olmaktan çok uzak. Ülke genelinde uyuşturucu belasının yayıldığı yaş aralığı her geçen gün düşerken, Karacabey'de bu tablonun daha da hızlı aşağı yönlü seyretme ihtimali, hepimizi derinden endişelendiriyor. Gençlerimizi, çocuklarımızı, ailelerimizi tehdit altına alan bu illet, toplumun temel dokusunu sinsi sinsi çözüyor.
Ancak bu karanlık tablonun içinde bir umut ışığı, bir mücadele azmi var: Devletimizin kararlı duruşu. Ard arda düzenlenen operasyonlar, bu belanın kökünü kazımak için gösterilen iradenin somut göstergesi. Emniyet güçlerimiz, gece gündüz demeden, ilçenin sakinlerinin huzuru ve güvenliği için adeta seferber olmuş durumda. Bu operasyonlar sadece suçluları yakalamakla kalmıyor, aynı zamanda topluma "Yalnız değilsiniz" mesajı veriyor.
Uyuşturucuyla mücadelenin yanı sıra, ilçede DEAŞ'a yönelik düzenlenen ve 18 kişinin gözaltına alındığı operasyon ise durumu daha da ciddi bir boyuta taşıyor. Bir ilçe için 18 gözaltı, küçümsenemeyecek, üzerinde derinlemesine düşünülmesi gereken bir rakam. Bu, sadece güvenlik güçlerimizin etkinliğini değil, aynı zamanda terör örgütlerinin sızma ve yerleşme metodlarının ne denli kapsamlı olabildiğini de gösteriyor. Karacabey, coğrafi konumu ve sosyo-ekonomik yapısı itibarıyla maalesef bu tür yapılanmaların hedefi haline gelebiliyor.
Operasyonlar elbette çok kıymetli. Ancak bu savaş, sadece güvenlik güçlerimize bırakılamayacak kadar hayati. Asıl büyük görev, ailelere, eğitimcilere, sivil toplum kuruluşlarına ve toplumun tüm fertlerine düşüyor. Gençlerimizi bu tuzaklardan korumanın en etkili yolu, onlara sağlam aile bağları, kaliteli eğitim, spor, sanat ve kültürle dolu alternatif yaşam alanları sunmaktan geçiyor. Mahallelerimizde kaybettiğimiz komşuluk ilişkilerini yeniden tesis etmek, birbirimize sahip çıkmak, en az bir operasyon kadar değerli.
Karacabey, bu imtihanı elbette atlatacak güce ve iradeye sahip. Bereketli topraklarından sadece tarım ürünleri değil, dayanışma ve umut da filizlendirecek. Devletin sarsılmaz mücadelesi ile toplumun topyekun direnci bir araya geldiğinde, bu karanlık bulutları dağıtmak mümkün olacaktır.
Umudumuz odur ki, Karacabey çok yakında, yine sadece doğal güzellikleri, verimli ovaları ve şirin sokaklarıyla değil, huzur ve güven içindeki yaşamıyla anılsın.