Nasıl ki, günde beş vakit namaz kılma zorunluluğumuz var aynı onun gibi ümmet şuuruyla BİR olmak da bizlere farzdır.
Müslümanların kenetlenmesi, düşmana karşı daima teyakkuzda olması, uyanık ve tedarikli bulunması dini bir vecibedir.
Buyurun yüce kitabımızda ne emrediyor Cenabı Allah;
“Ey mü’minler! Hepiniz birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın ve ayrılığa düşmeyin.” (Ali İmran 103)
“Allah’a ve Rasûlü’ne itaat edin. Birbirinizle çekişmeyin; yoksa korkuya kapılırsınız ve kuvvetiniz elden gider. O halde zorluklara sabredin; çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” (Enfal 46)
“Allah, din olarak Nûh’a emrettiğini, hem sana vahyettiğimizi, keza İbrâhim’e, Mûsâ’ya, İsa’ya emrettiğimizi sizin ferdî ve içtimâî hayatınız için de mutlaka uyulması gereken, değişmez ve değiştirilemez bir şeriat, bir hukuk düzeni kıldı. Onun da aslı şudur: “Dinî doğru anlayıp hükümlerini en güzel şekilde uygulayın ve bu hususta ayrılığa düşmeyin!” Ancak senin dâvet ettiğin esaslar, müşriklere çok ağır gelmektedir. Oysa Allah dilediği kullarını bu mükemmel dini hem yaşamak hem de tebliğ etmek için seçer ve kendisine gönülden yönelenleri doğru yola iletir.” (Şura 13)
Yine Allah Rasülünün talimatları çok açık;
“Birbirinizle ilgi ve alakayı kesmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin, birbirinize kin beslemeyin, birbirinize haset etmeyin. Ey Allah’ın kulları! Kardeşler olun.”
“Müminler, birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve şefkat göstermede, tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer organları da uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıyı paylaşan bir beden gibidir.”
BİR OLMAK KEYFİ BİR TERCİH DEĞİLDİR!
Nafile bir ibadet gibi, müstehab gibi değil bu iş.
Müslümanların bir olması hususunda gerekirse bazı nafileler, vacipler bir terk edilebilir.
Ama Müslüman toplumun birliğine halel getirecek, savunmasını zedeleyecek, düşmana kapı aralayacak hiçbir zaaf mazur görülemez, tolere edilemez.