Yahut istediği hayatı yaşayan biri var mı?
Belli bir yıl dönem boyunca çok ciddi biri oldum. Hep ciddi konulara yöneldim, tırnak içinde siyaset gibi, dünyadaki yanlışları tespit etmekle sorumluydum adeta. Hayatı çok ama çok ciddiye almıştım. İşin açık tarafı sanki her şey benim kontrolümdeymiş gibi davranıyordum. hayatı şanslı ve şanssız olarak ikiye bölmüştüm. Çünkü böyle bir toplumda ve gezegende doğmuştum. Sonra anladım ki, hayat bir bütün imiş. Ağlamakta üzülmekte doğal ve o kadar güzelmiş. Hep sonuca odaklı bir bilinç altı oluşturmuşum yıllarca. Sınavı kazanırsam harika, kaybedersem berbat, araba alırsam harika, alamazsam lanet olsun böyle bir hayata ve fakirliğe gibi, anlayacağınız maddesel bir ruh haline saplanıp kalmışım yıllarca...
Artık takılı kalmıyorum, en azından eskisi kadar, anladım ki, belki bir kaç şık dışında hiç bir şey elimizde değil, verende O alanda O sınayanda. Artık bazı şeylere gülüp geçiyorum, geçmekte zorundayım, geçenlerde bir yabacı kanalda ev alım satımı ile alakadar bir program izliyorum. İnanılmaz derecede lüks ve manzaralı evlerinin banyo sayısının üç değil de iki olduğu için yahut, 50 metrekare mutfaklarının küçük olduğundan şikayetlenip şişen hatunların bu evi ya sat, yada çok iyi bir biçimde tadilatını yap, aksi halde seni boşarım gibi ultimaton tavırlarına karşılık, aynı anda Trt belgeselde bir ailenin mutfağının dahi olmadığı, gelirlerinin günlük bir doların altında olan ailelerde çatal kaşığın lüks sayıldığı belgeseli izleyince haliyle biraz gel git yaşadım. Fakat, daha sonra Peygamber efendimizin miraçta gördüğü söylediği şu sözler aklıma geldi. CENNETE GİRENLERİN ÇOĞU YOKSULDU...
İstediğiniz hayat nedir? Tam olarak ne istiyoruz..!
Yahut istediği hayatı yaşayan biri var mı?
Belli bir yıl dönem boyunca çok ciddi biri oldum. Hep ciddi konulara yöneldim, tırnak içinde siyaset gibi, dünyadaki yanlışları tespit etmekle sorumluydum adeta. Hayatı çok ama çok ciddiye almıştım. İşin açık tarafı sanki her şey benim kontrolümdeymiş gibi davranıyordum. hayatı şanslı ve şanssız olarak ikiye bölmüştüm. Çünkü böyle bir toplumda ve gezegende doğmuştum. Sonra anladım ki, hayat bir bütün imiş. Ağlamakta üzülmekte doğal ve o kadar güzelmiş. Hep sonuca odaklı bir bilinç altı oluşturmuşum yıllarca. Sınavı kazanırsam harika, kaybedersem berbat, araba alırsam harika, alamazsam lanet olsun böyle bir hayata ve fakirliğe gibi, anlayacağınız maddesel bir ruh haline saplanıp kalmışım yıllarca...
Artık takılı kalmıyorum, en azından eskisi kadar, anladım ki, belki bir kaç şık dışında hiç bir şey elimizde değil, verende O alanda O sınayanda. Artık bazı şeylere gülüp geçiyorum, geçmekte zorundayım, geçenlerde bir yabacı kanalda ev alım satımı ile alakadar bir program izliyorum. İnanılmaz derecede lüks ve manzaralı evlerinin banyo sayısının üç değil de iki olduğu için yahut, 50 metrekare mutfaklarının küçük olduğundan şikayetlenip şişen hatunların bu evi ya sat, yada çok iyi bir biçimde tadilatını yap, aksi halde seni boşarım gibi ultimaton tavırlarına karşılık, aynı anda Trt belgeselde bir ailenin mutfağının dahi olmadığı, gelirlerinin günlük bir doların altında olan ailelerde çatal kaşığın lüks sayıldığı belgeseli izleyince haliyle biraz gel git yaşadım. Fakat, daha sonra Peygamber efendimizin miraçta gördüğü söylediği şu sözler aklıma geldi. CENNETE GİRENLERİN ÇOĞU YOKSULDU...
Ekleme
Tarihi: 25 Haziran 2021 - Cuma
İstediğiniz hayat nedir? Tam olarak ne istiyoruz..!
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.