Bir ülkenin medeniyet seviyesini anlamanın kestirme bir yolu var: Logar kapaklarına bakın. Evet, yanlış duymadınız! Yolların ortasında yamuk duran, arabaların lastiklerini test etmek için özel olarak yerleştirilmiş gibi duran, kimi zaman içi bomboş olduğu için yürüyenleri küçük bir maceraya sürükleyen logar kapakları… Bu küçük ama etkili detaylar, aslında büyük meselelerin habercisi olabilir mi? Mesela neden bir ülkede logar kapakları asla yerinde duramaz? Neden her seferinde bir miktar eğik, biraz düşük ya da hafif sağa kaymış olur? Bunun kadınlarla ne ilgisi var. İşte bazı ihtimaller: Doğanın Dengesine Müdahale Etmemek İçin! Biliyorsunuz, doğaya saygı önemli. Belki de bu yüzden altyapı ekipleri logar kapaklarını gelişigüzel bırakıyor. Su nasıl yolunu buluyorsa, kapak da zamanla kendi dengesini bulsun diye... Ama bu mesele, sadece fiziksel bir yer değişiminden ibaret değil. Kadınlar için de, toplumsal yapı içinde yer bulmaya çalışırken aynı dengesizlikler ve eksiklikler var. Toplum, kadınların varlıklarını bazen ‘düzgün’ bir şekilde kabul etmek yerine, onları çoğunlukla ‘dengeyi sağlamak için’ yerinden oynatıyor, gölgelerde bırakıyor. İhaleyi Alan Müteahhidin Sanatsal Vizyonu! Düz kapak mı olurmuş? Hafif eğik, biraz oynak, azıcık eksantrik… Bunlar estetik dokunuşlar! Minimalizmi yanlış anlayan bir müteahhidin, logar kapaklarıyla soyut sanat yapmaya çalıştığını kim bilebilir ki? Toplumda da kadınların rolü, tıpkı bu yamuk kapaklar gibi çoğu zaman dışarıdan ‘sanatsal - ahlaki- biyolojik’ gibi görünen, aslında derin yapısal sorunları gizleyen bir yüzeyin altına sıkıştırılıyor. Kadınların kaderi, bazen sırf belli kalıplara sığmadığı için şekilsiz veya değersiz olarak değerlendiriliyor. Bütçe Dostu Çözümler! Her şeyin bir maliyeti var. Mesela logar kapağını tam oturtmak için harcanacak ekstra 10 dakika, kaç bin lira eder? Eh, böylece zaman ve para tasarrufu sağlanıyor! Ne olacak, arabalar biraz zıplasın, yayalar dikkatli olsun. Bu da aslında kadınların toplumsal üretimdeki emeği için düşünülen yaklaşıma benziyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın hakları her zaman ‘sonra yapılacak’ işler arasında yer alırken, en temel çözüm önerileri genellikle en düşük maliyetle geçiştirilir. Kadınların emekleri, tıpkı altyapıdaki bu eksiklikler gibi, genellikle görmezden gelinir. Yer Çekimine Karşı Mücadele! Ülkede her şey yerinden oynuyor, logar kapakları mı yerinde dursun? Belki de bu, fizik kurallarına meydan okumanın altyapı versiyonudur. Bilim ilerlesin diye bazı kapaklar test amaçlı serbest bırakılmış olabilir. Kadınlar da yer çekimi gibi toplumsal yapıların basit kurallarına aykırı bir şekilde özgürleşmeye çalışıyorlar. Her adım, her hareket, mevcut düzeni sorgulamak gibi görünüyor.  Tabii bir de işin halkı ilgilendiren kısmı var. Şehirde yürüyenler adeta bir ekstrem sporcu gibi her adımını hesaplamak zorunda. Araba sürerken şerit değiştirmekten çok, kapaklardan kaçmaya odaklanıyorsunuz. Hele bir de yağmur yağınca… İşte o zaman bu mühendislik harikaları birer su kuyusuna dönüşüyor. Ve şehirdeki kadınlar? Onlar da her adımını dikkatle atmak zorunda; her hareketi, her kararı, toplumun beklediği ‘normal’ üzerine kurulu bir oyun gibidir. Kadınlar, çoğunlukla güvenli bir şekilde var olma konusunda endişelerle doludur. Tıpkı bu yamuk logar kapakları gibi, bazen hayatları da güvenlikten yoksundur. Neyse ayağımıza takılıp bizi tökezletmelerine rağmen gözlerimiz görmez ikisinide; logar kapaklarını ve kadınların kaderini.